Bugünlerde siyaset toz duman. Sapla saman adeta birbirine karışmış durumda. Başbakan, ‘PKK lılar silahlarını bırakıp başka ülkelere gidebilirler’ dedi ya, neler kurgulandı neler. Efendim, bu PKKlılar’ın affı demektir, bunun bir sonrası Öcalan’ın affı demekmiş. Bu cümleyi sayın başbakan ne zaman söyledi, hangi tartışmaların yapıldığının karşılığında sarf etti ona bakmadan geleceği okuma sadedinden kerametler buyruluyor. Sayın Başbakan, ‘PKK’ya af yok, buraya gelirseniz yakanıza yapışırım’ diyor. Diplomasi lisanıyla söylenen bu cümleyi tam tersi olarak anlamak bana şaşırtıcı geliyor.
Patriot füzelerini, Suriye ile bir savaşa girme aracı olarak görmek ne kadar yanlış. ‘Muhalefette Patriot füzesinin ne olduğunu bilen yok mu’ dedirtircesinden. Yurtsever anlamındaki bu silah balistik ve orta menzilli füzeleri hedeflerine ulaşmadan bulup yok eden bir silah. Bunu saldırı silahı olarak kullanmak mümkün değil. Saldırı silahı olarak kullansanız bir havan topundan daha az tahribat yapar. Bu bir iş makinesi ile bir kilo pirinci mutfağa götürmek olur.
Okullarda kıyafet serbestliğini getirip ‘türbanın okullarda serbest’ bırakılmasını ön aşaması şeklinde yorumlamak çok gülünç. Dünyanın hiçbir inancında o inanç öğretiminde dinin şekil şartı yerine getirilmeden eğitim yok. Bizdeki işgüzarlık, İslam dinin öğrenmek isteyen kızlara başın açık olacak, namaz da kılmana gerek yok gibi dayatmalarda bulunmamızdır.
Yine muhalefet “yargının hükümetin güdümüne girdiği” iddiası iyi bir saptırma. Neden, bakanlıkta hakim statüsünde çalışan personelden bir kısmının Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu seçimlerine girip kurula seçilmeleri gösteriliyor. Pekiyi CHP genel Başkan yardımcısı “yargıya militan hakim istiyorum” demiyor muydu?. Bir il başkanı ve bir genel başkan yardımcısı alenen askeri darbeye kışkırtmıyor muydu? CHP’nin iki milletvekili darbeye teşebbüsten yargılanmıyor mu? Bu tür söylemi olan bir parti nasıl olur da “yargı bağımsız değil” diyebiliyor.
Bana göre toplumumuz derin bir kuşatma içinde. Birileri bizim toplum sinerjimizi boşa kullanmamızı planlıyor, biz de bu kısır çekişmelerle sadece vakit kaybediyoruz. Aklımızı başımıza alırsak büyüyerek yürüyebileceğimizi unutmamalıyız.