CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, FETÖ'yü de PKK-YPG'yi de beka sorunu olarak algılamıyor ama AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı pekala beka sorunu olarak görüyor.
Geçen akşam bir televizyon programında kendi ağzıyla söyledi. Hoş daha önce de defalarca benzeri ifadeleri olmuştu.
Önce "Türkiye'nin ne beka sorunu olacak?" dedi. Programcının "Güney sınırımızdaki ABD destekli YPG güçleri var ama" demesi üzerine "Onlar bize mi saldıracak?" deyiverdi.
O günden beri "Bize mi saldıracak?" dediği YPG'nin roketle şehit ettiği vatandaşlarımızın yakınları gazetelerden, televizyon kanallarından Kılıçdaroğlu’na veryansın ediyor. Kılıçdaroğlu daha yeni YPG'ye kefil olmuşken, örgüt Suriye'de görev yapan askerimize saldırdı. Kılıçdaroğlu tabii ki sus pus. Biliyorsunuz, uzunca bir süredir şehit cenazelerine katılamıyor. Niye? Bu yüzden işte. PKK-YPG'yi Türk askerine yeğ tuttuğu için.
Bir ara YPG için "YPG terör örgütü değil, topraklarını koruyan özgürlük savaşçısı" bile demişti. Türkiye'nin PKK'yı Afrin'den çıkarmak için gerçekleştirdiği Zeytin Dalı Harekatı'na karşı çıkan da oydu. Hendek terörü zamanında PKK'nın YDG-H adlı koluna "Hendekteki arkadaşlar" diye hitap eden de...
***
Yani mezkur televizyon röportajında Kılıçdaroğlu samimi fikrini söyledi. Kendisi gerçekten YPG'yi terör örgütü olarak görmüyor, PKK'nın Türkiye'yi bölme planı da onu rahatsız etmiyor.
HDP-PKK ilişkisinin açık seçikliği, HDP'li vekillerin "PKK sizi tükürüğünde boğacak" tehditleri, eski eşbaşkanlarının "Biz sırtımızı YPG'ye dayıyoruz" sözü, Meclis'e gönderdikleri vekillerin dokunulmazlıklarını arabalarında silah sevkiyatı yapmak için kullanmaları... Burada saymakla bitiremeyeceğimiz kadar çok örnek var. Bunlarda bir teki bile herhangi Batı ülkesinde olsa yer yerinden oynardı.
Kılıçdaroğlu'nu tebrik etmek lazım; sayesinde "nası olur, nası olur" diye diye PKK'nın sadece kendi siyasi uzantısı parti üzerinden değil ana muhalefet namlı CHP aracılığıyla da seçimlere girdiğine şahit oluyoruz artık.
***
HDP Eşbaşkanı Sezai Temelli'nin "Kürdistan'da kazanacağız, Batı'da AK Parti ve MHP'ye kaybettireceğiz" sözü, CHP'nin Beyoğlu, Kadıköy gibi yerlerden gösterdiği adayların Öcalan posterleri önünde seçim propagandası yapmaktan çekinmeyişi, aynı adayların aynı zamanda Meral Akşener'in posteri önünde de poz verebilmesi, Saadet Partisi'nin tv kanalına çıkıp seçim propagandası ve bu arada LGBT-İ sözcülüğü yapabilmeleri falan... Bütün bunlar FETÖ ve PKK'nın sırtını CHP-HDP-İP-SP ittifakına dayadığının göstergesi. Bu durumda tıpkı Figen Yüksekdağ gibi mezkur ittifak da sırtını PKK/YPG'ye dayıyor diyebiliriz.
***
Bu manzaranın kendisi beka sorunu oluşturuyor zaten. Amerika'sından, İsrail'inden, Rusya'sından, Avrupa Birliği'nden gelen saldırılara karşı göğüs germek çok daha kolay. Üstelik söz konusu ittifak bunların taşeronluğunu da yapıyor.
Muhalefetin giderek kendi kendini Türkiye için beka sorunu haline getirmesi süreci Erdoğan ve AK Parti'yi FETÖ ve PKK'dan daha tehlikeli görmesiyle başladı. 28 Şubat'ta Milli Güvenlik Kurulu'nun tehdit algısının ilk kez bölücü terör örgütü olmaktan çıkarılmasından bu yana, Türkiye'deki darbeci, Batıcı, laikçi zihniyet için İslami çizgide siyaset yapanlar PKK'dan daha tehlikeli. Hatta bugün için konuşursak CHP, Erdoğan karşısında PKK ve FETÖ'den medet umuyor.
Türkiye tabii ki bu süreci kendi bekasına sahip çıkarak atlatacak ve siyaset er geç kendi normal tansiyonuna dönecek. Fakat unutmayalım; muhalefet illa ki değişecek. Türkiye eninde sonunda PKK ve FETÖ'nün gölgesinin siyasetin üzerine düşmediği günlere erişecek.