Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'nin de en büyük problemi ekonomidir.
Pandemi dünyanın en güçlü ekonomilerini bile olumsuz etkiledi.
Bu bir gerçek ancak, kimi eksiklikleri, aksaklıkları ve problemleri öne çıkartıp sırf iktidarı karalama amacıyla gerçekleri görmemek insaf ehline yakışmaz.
Türkiye'de ekonomik problem yok demek gerçekleri görmemek olur. Ama bu pandemi şartlarında bile Türkiye'nin dünyada Çin'den sonra büyüyen ikinci ülke olduğunu görmemek de gerçeği inkâr demektir.
Evet sıkıntı vardır ama Türkiye buna rağmen ihracatta rekor kırmıştır.
İhracatta rekor demek imalat sanayiinin üretimi demektir. Üretmeden ihracat mümkün değildir. Türkiye'nin bu başarısını da görmek gerekir.
Evet problem vardır ama milli eğitim bütçesinin 7,5 milyardan 147 milyara çıktığını da, Maarif Vakfı vasıtasıyla 43 ülkeye verilen eğitim desteğini de görmek gerekir.
Evet problem vardır ama sporda toplam tesis sayısının 1575'ten 3 bin 907'ye çıktığını da hatırlamak gerekir.
Evet problem vardır ama sağlıktaki personel sayısının 378 binden 1 milyon 177 bine çıktığını, hekim sayısının 92binden 174 bine ulaştığını görmek lazım.
107 bin kişiye bir ambülans düşerken bu sayısının 14 bine düştüğünü görmek lazım.
Sağlıkta gerçekleştirilen sessiz devrimlerle dünyanın en başarılı ülkesi konumuna yükseldiğini takdir etmek lazım.
Evet problem var ama aşılamada Avrupa'da ikinci ülke olduğumuzu da görmek gerekir.
Tamam problem var ama 18 yılda kamudaki engelli istihdamının 5 bin 777 den 58 bine çıkarıldığını da görmek lazım.
Tamam problem var ama 2002 yılında 184 lira olan asgari ücretin 3 bin 100 liraya çıktığını da görmek lazım.
Evet sıkıntı var ama ulaşıma 19 yılda 932 milyar yatırım yaparak Türkiye'nin altyapısının baştan sona yenilendiğini görmek lazım.
6 bin 101 kilometreden devralınan bölünmüş yol mesafesinin 28 bin 200 kilometreye, 1710 kilometreden devralınan otoyol uzunluğunun 3 bin 523 kilometreye yükseldiğini de görmek gerekir.
Köprüleri tünelleri de saymıyorum.
Evet problem var ama tersane sayısının 37'den 83'e çıktığını görmek lazım.
Evet problem var ama tarımda 2002 yılında 37 milyar lirayı bulmayan Tarımsal Gayri Safi Yurtiçi Hasılanın, 333 milyar lirayı geçtiğini görmek lazım.
Evet problem var ama 2010 yılında kurulan Türkiye Tohum Gen Bankası'nda 122 bin yerli materyalin muhafaza edildiğini, yerli tohum üretiminde 91 ülkeye tohum ihracatı yapılacak düzeye çıkıldığını, dün İsrail'e eli mahkum olan Türkiye'nin bugün ithal tohumun sadece binde 8'ini İsrail'den aldığını görmek gerekir.
Savunma sanayiinde yerli üretimin yüzde 20'lerden yüzde 80'lere çıktığını, artık savunma sanayiinde ihraç eden ülke konumuna yükseldiğimizi görmek gerekir.
Yerli uçak, yerli araba, uzay ajansı gibi uzun vadeli projelerin devam ettiğini görmek gerekir.
Evet problem vardır ama takip edilen dış politika ile Türkiye'nin artık tartışmasız bölgesel bir güç olduğunu ve kimi konularda küresel güç olarak algılandığını görmek gerekir.
Evet, ülkenin çok sayıda çözüme muhtaç meselesi vardır. Ama 19 yıldır icranın başında bulunan Başkan Erdoğan ve kadrosunun bu meseleleri çözecek birikim tecrübe kararlılık ve güce sahip olduğu da ayrı bir gerçektir.
Muhalefet kimi eleştirilerinde haklı olabilir ama sorun olarak gördüğü konularda çözüm önermediği ve halka güven vermediği için de halkın önünde başkan Erdoğan'dan başka çözüm görünmemektedir.
İstikbal avcıları ve çıkarcıların iktidar partilerine yanaştıkları ve bir şekilde iktidar partilerine sızdıkları siyasetin ayrı bir veçhesidir.
Kokain çekerken deşifre olan elamanın tasfiyesinde takındığı ilkeli tavırda olduğu gibi iktidar partisi benzerlerinden uzak durur, varsa diğerlerini tasfiye eder ve millete hizmete odaklanırsa 2023 seçimlerinin tek favorisidir.
Muhalefet, Erdoğan karşıtlığı, bir türlü anlatamadığı parlamenter sistem ve erken seçim hayaliyle havanda su döverken; iktidar partisinin çıkarcılardan uzak durup/arınıp yağmur gibi yağan icraatları lisan-ı münasiple hatırlatması bile 2023 için yeterlidir.