Şu anda iki yürüyüş var.
Mehmetçiğin dağlarda PKK’nın üzerine doğru “Pençe yürüyüşü”…
Bir de HDP’nin yalancı demokrasi yürüyüşü.
Acaba Kılıçdaroğlu, Akşener, Karamollaoğlu, Davutoğlu ve Ali Babacan hangi yürüyüşten yana?
Soruyoruz çünkü net bir ses duyamadık…
Irak'ın kuzeyindeki terör yuvalarına düzenlenen "Pençe-Kartal" ve "Pençe-Kaplan" operasyonlarıyla bölücü terör örgütü PKK’ya ağır kayıplar verdiriliyor.
Milli Savunma Bakanlığı’ndan yapılan açıklamalara göre teröristlere ait barınak, sığınak ve mağaralardan oluşan hedefler imha ediliyor.
Sabah gazetesi Özel İstihbarat Bölümü'nün edindiği bilgilere göre İran, Irak ve Suriye'deki PKK terör örgütü kamplarına yönelik olarak 28 savaş uçağıyla gerçekleştirilen operasyonda, sahada 300 MİT mensubu ve karargâhta 100 operasyon yöneticisi (desk officer) görev aldı.
Operasyonda ilk kez yerli milli teknoloji ürünü olan 50 casus drone havada 24 saat boyunca istihbarat sağladı.
Pençe-Kaplan Operasyonu'nun ilk 36 saati içinde PKK’ya ait 500'den fazla hedef top, Fırtına obüsü, ÇNRA'nın yanı sıra SİHA ve F-16'lardan yapılan atışlarla imha edildi. Komandolarımız karadan yürüdü…
Milletçe göğsümüz kabarıyor. Yıllarca netice alınamayan harekâtlardan bugünlere geldik.
İnsan gerçekten muhalefet liderlerinden de gönülden bir destek bekliyor.
FETÖ ihanetine rağmen, bünyelerine inen darbelere rağmen destan yazan Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ve MİT’in başarısı, PKK ve onun siyasi uzantısı HDP’yi rahatsız etti.
PKK; Şırnak'ın Silopi ilçesi Görümlü beldesinde yol yapımında çalışan 4 işçimizi şehit etti.
9 çocuk yetim kaldı. Analar gözyaşlarıyla Kürtçe ağıtlar yaktılar…
Kürtleri savunduğunu söyleyen terör örgütünün, masum Kürt vatandaşlarımızı bu kaçıncı katledişi?
Her gün Cumhur İttifakı’na saldıranların PKK terörü karşısında bu kaçıncı suskunluğu?
HDP Eş Başkanı Mithat Sancar, “PKK terörünü kınıyoruz. Bu böyle gitmez, PKK ile aramıza artık mesafe koyuyoruz” demedi/diyemedi.
Ya ne yaptı?
Hakkâri'de, “Darbeye Karşı Demokrasi Yürüyüşü”nde konuştu, Pençe harekâtlarına karşı sesini yükseltti ve devlete meydan okudu:
“İktidara çağrı yapıyoruz. Kürt sorunu bombalarla, tankla, şiddetle çözülmez. Hapisle çözülmez. Bunu deneyen bütün iktidarlar tarihin çöplüğündedir...”
Halk TV'nin programcısı Ayşenur Arslan da canlı yayında bir zihniyetin kalleşliğini kustu:
“Hemen gözleri dışarı çevirirler. Dün mesela Pençe Harekâtı, Kuzey Irak'a bomba atmışız. Ben bu Pençe, Kartal Harekâtlarını ne derseniz deyin onun adına. Son 20 senede herhalde 8 bin defa okumuşumdur. Her seferinde sanki yerle yeksan edilmiş gibi davranırlar hiç de öyle olmadığı ortaya çıkar. Ben utanıyorum biliyor musunuz? Doğru değil bunlar ya!"
Evet, böyle kirli/karanlık bir zihniyet var bu ülkede…
Bir başka siyasî yaklaşıma da örnek vereyim.
İYİ Parti Antalya Milletvekili Hasan Subaşı’nın sözlerini aktarayım.
Hasan Subaşı, 1989 ve 1994 yıllarında üst üste 2 dönem DYP’den Antalya Belediye Başkanı seçilen bir isim.
Subaşı; Türkiye’nin bölücü terör örgütü ile mücadele gibi hayatî bir sorunu yokmuş gibi, HDP PKK’nın siyasî yapılanması değilmiş gibi, sanki Türkiye’ye uzaydan yeni gelmiş gibi şunları söylüyor:
“ Ülkenin onca sorunu varken her gece HDP konuşuluyor. Millet ittifakı ile gizli ya da açık ortaklığını ispatlamaya çalışıyorlar. İktidar; HDP'yi şeytanlaştırarak, İyi Parti’nin milliyetçi ve CHP'nin ulusalcı refleksini kışkırtmak istiyor…”
HDP’yi şeytanlaştırmak…
Utanma da mı kalmadı?