Muhalefet 2023 için toplansak mı derken AK Parti 2053'e hazır!
4 Ocak 2022 Salı
AK Parti siyaset sahnesine çıktığından bu yana AK Parti dışındaki hiçbir parti seçmenden güven oyu alamadığı, en yakın rakibi bile ancak yarı oya erişebildiği için muhalefetin kilitlendiği tek nokta var: Seçim sandığı.
Ülkeyi yönetmeye yetkin bulunmak ve sandıktan iktidar olarak çıkmak elbette her parti için temel hedeftir. Siyaset bunun için yapılır. Programınız, kadronuz, iş yapma biçiminiz beceriniz, zihniyetiniz güven vermeli ki vatandaş sana ülkeyi ve kendi geleceğini belirleme yetkisi versin.
Bu açıdan 20 yılın özeti nettir:
2002'den beri tüm demokratik seçimlerde Türkiye halkı özgür iradesiyle AK Parti'yi seçti. Erdoğan'a ise AK Parti'nin de üstünde oyla yetki ve sorumluluk verdi.
2023 için de öyle hazırlanıyor AK Parti. Seçmeni yeniden dinleyerek, anlatarak, ikna ederek, kapı kapı dolaşarak.
Muhalefetin aksine sahadan hiç çekilmedikleri ve zaten halkın kendisi oldukları için farkı fark edilmiyor.
Oysa diğerleri sırça köşkten sahaya davul zurnayla iniyor. Kılıçdaroğlu'nun ifadesiyle parti binalarından, lokallerden çıkmayan, "rakı sofralarından kalkmayan" Cumhuriyet Halk Partisi bu defa az da olsa sahaya itilince halkla tanıştı. İnsanlık için küçük, CHP için büyük hamle.
Öte yandan CHP'nin oyu artmıyor. Seçim ittifakına mecbur bu manada. Ama bir araya geldiklerinde de küsurat tamamlanmıyor, yama kurtarmıyor.
Tam da bu yüzden 2023 hedefini ve Erdoğan nefretini üstte tutuyor karşı ittifak bileşenleri. Bu sayede CHP, HDP, İP, SP, DP, GP ve diğerlerinden oluşan parçalı yapı sanki bütünmüş gibi göz boyuyor.
Ama olmuyor. Aday belirlenemiyor, ortak siyaset üretilemiyor. Ülkeyi nasıl yöneteceklerine dair bir fikirleri bile yok aslında.
"2023'te bize oy verin ki Erdoğan'ı indirelim" dışında vaatleri yok. Ha bir de 2016'da halkoyuyla terk edilen parlamenter sisteme dönme vaatleri var. Ama o da gizli. Nasıl yapacaklarını söylemiyor, bu iş için bir dizi seçim ve anayasal düzenleme gerektirdiğini gizliyorlar.
Belirsizlik, plansızlık, ortaklar arasında anlaşmazlık, gayri şeffaflık, ittifak ortaklarına ilişkin güvenceden yoksunluk... Resmen ülkeyi bir tünele sokmayı vaat ediyorlar.
Dış politikada ne yapacaklar? Mavi Vatan'ı savunacaklar mı, Türkiye'nin havada karada denizde uzayda haklarını menfaatlerini koruyacaklar mı? Hiç emin değiliz.
Yılmaz Özdil kafasıyla rakı karşılığında Kıbrıs'ı Yunanistan'a mı verecekler? Kılıçdaroğlu YPG'ye daha önce referans olmuştu. Suriye sınırında -dostları hatırına- PKK'ya alan açar mı mesela? Bilmiyoruz.
Övünç değil eleştiri konusu ettikleri İHA'lar SİHA'lar Nuri Killigil'in, Vecihi Hürkuş'un akıbetiyle mi cezalandırılır CHP iktidarında? Gururumuz TOGG banttan inmek üzere ama acaba onu da Devrim Otomobili gibi çürümeye mi bırakırlar? Endişeliyiz.
Her şeye taktıkları kulp var ama gerekçesi yok. Önerisi, planı projesi yok. Zaten bir söyledikleri bir söylediklerini tutmuyor, birinin söylediği diğerinin söylediğiyle uyuşmuyor.
Bunca kaosu, uyumsuzluğu, olmazlığı, çalışılmamışlığı kapatmak için kullandıkları tek konu var; sandık. Ufukları 2023'e bile yetmiyor.
Oysa Erdoğan Türkiye adına uzun erimli stratejiler, geniş ufuklar sunuyor.
Makas açıklığı CHP ve diğerleri için en belirgin fark.
Erdoğan AK Parti'yi her kademeden gönüllüyle 2023 seçimine hazırlarken ve sahanın nabzını tutarken AK Parti'nin ve AK Parti aracılığıyla Türkiye'nin ufkunu 2053'e çeviriyor.
Yeni yıl mesajında yeniden vurguladı bunu Cumhurbaşkanı. Dikkat buyurun:
"Türkiye'nin bugüne kadar gerçekleştirdiği yapısal reformlar sadece çok daha büyük hamlelerin temeliydi.
Bu temel üzerinde 2053 vizyonumuzun esasını oluşturacak olan büyük ve güçlü Türkiye'nin inşasına yeni başlıyoruz.
Vizyonumuz 83 milyonun ortak hayallerini, hedeflerini, beklentilerini, taleplerini kuşatacak şekilde şekillendiriyoruz.
İnşallah, 2023 yılında hem hedeflerimize ulaşmanın sevincini hem yeni vizyonumuzu milletimizle paylaşmanın heyecanını birlikte yaşayacağız."
İnşallah bu temellerle yeni yüzyıl Türkiye'nin yüzyılı olacaktır. Sonrası da gelir.