Dindarlık esaslı bir muhafazakarlık Türkiye’de çok önemli bir toplumsal, kültürel, siyasi aidiyet.
Muhafazakarlığı tanımlarken dindarlık esaslı gibi bir ifade kullanıyorum zira dindarlık referansı olmaksızın da çok güçlü bir muhafazakarlığın tanımlanabileceğine hep inanagelmişimdir.
Dindarlık esaslı muhafazakarlığın çok önemli bir toplumsal, kültürel, siyasi aidiyet olması tarihsel olarak da çok köklü bir sürece tekabül ediyor.
Nispeten daha yeni olan dindarlık esaslı muhafazakarlığın eriştiği siyasal taban, siyasal destek.
Dindarlık esaslı muhafazakarlığın eriştiği, yakın gelecekte de sürmesi muhtemel bu siyasal desteğin ülkemizde siyasi bir deprem yaratması kadar da doğal, normal bir şey yok.
Cumhuriyet’in kuruluş senelerinden günümüze, Türkiye’de dindarlık esaslı muhafazakar olmak gerçekten kolay bir şey değil.
Sistem bu insanların hayatını gerçekten cehenneme çevirmiş.
Okula gidiyorlar, okuldaki eğitim ideolojisi bu insanların dünyasına küfür etme temelli.
Kızlarının, eşlerinin kılık kıyafeti senelerce en popüler ama en aptalca tartışma konusu olmuş.
Televizyonlarda bir film izleseler bir yerinden gericilik ile dindar muhafazakarlığı eşleştiren bir mesaj illaki de çıkar.
Ve bu çerçevenin şekillendiği dönemler dindarlık esaslı muhafazakarlığın, bir dizi nedenden, siyasal desteğinin güçlü olmadığı seneler.
Dindarlık esaslı muhafazakarlık aidiyeti toplumda dün de güçlü idi, bugün de güçlü, muhtemelen yarın da öyle olacak.
Ancak, değişen, bugün bu aidiyetin siyasal desteğinin ulaştığı nokta.
Ve bu artan, daha da artması şaşırtıcı olmayabilecek siyasal destek dindarlık esaslı muhafazakarlığın önüne de çok önemli bir imtihan kağıdı koyuyor.
Dindarlık esaslı muhafazakarlığın azımsanmayacak bir bölümünün siyasal desteğini arkasına almış olan bir siyasal parti bugün iktidarda.
Çok önemsediğim o siyasi/ahlaki imtihan kağıdında en önemli sorunsal; geçmişte ve büyük ölçüde bugün de muhafazakarların hayatını çekilmez kılan o malum hukuki, siyasi, kültürel çerçeve ile AK Parti’nin imtihanı.
AK Parti’nin bu cendereyle bir biçimde mücadele ettiğine hiç kuşku yok.
Ama acaba bu mücadele dindarlık esaslı muhafazakarlığın yaşama alanını kısıtlayan ve evrensel hak ve özgürlüklerle çelişen engelleri, toplumun diğer tüm örselenmiş kesimlerinin önündeki engeller gibi, kaldırmak için mi, yoksa toplumun bütününü de muhafazakarlık çerçevesine almak yönünde mi olacak?
AK Parti’nin önünde çok geniş bir manevra marjı, alanı hala mevcut.
Anayasa, yasalar, yönetmelik ve tüzükler hayata özgürlük penceresinden bakabilen bir dindar muhafazakar tarafından elden, gözden geçirilse, AK Parti, ek bir sınırlama getirmeksizin, dindar muhafazakarların temel haklarını genişletecek adeta sonsuz düzenlemeye ulaşacaktır.
AK Parti’ye bendenizin, 2003 senesinden itibaren naçiz önerim, iyi bir heykel yapmak için taşın fazlasını atmakla yetinmesine yöneliktir.
Atılacak taşlar, AK Parti’nin önceliğinin dindar muhafazakar kesim olmasını anlarım, alevilerin, rumların, ermenilerin, batı standartlarında bir temel hak ve özgürlükler ülkesinde yaşamak isteyen herkesin ayaklarına takılmaktadır.
Taş temizleme, muhafazakarlar kadar, herkes için de olmalıdır.
Daha atılacak o kadar taş vardır ki, heykele eklemeler yapmak istemek çok abes kaçmaktadır.
Muhafazakarların önünü açalım, ama bunu yaparken toplumun bütünü için bir kültürel politika ASLA üretmeyelim.
Toplumun bütününün kemalist olmasını istemek ne kadar saçma ise, toplumun tümünün muhafazakarlaşmasını istemek de o kadar anlamsızdır.
twitter.com/KarakasEser