7 Haziran seçimlerinde AK Parti açısından dört toplumsal kesimin oy verme davranışında değişme olmuştu. Bunlar; AK Parti seçmeni olup sandığa gitmeyenler, MHP’ye kayan muhafazakar Türkler, HDP’ye giden muhafazakar Kürtler ve gençlerdi.
Bu köşeyi takip edenler, 1 Kasım seçimleri için seçim sonuçlarını etkileyebilecek yeni dinamikler oluştuğunu yazdığımı bilirler. Bu konudaki görüşlerimi bir adım daha ileri götürerek, bu dört toplumsal kesimi 1 Kasım seçimleri açısından ayrı ayrı analiz etmeye çalışacağım. Bugünkü yazım muhafazakar Kürtler üzerine olacak. Diğer üç kesimle ilgili düşüncelerimi daha sonra yazmaya çalışacağım.
Muhafazakar Kürt oyları geri dönmez mi?
Türkiye’de seçmenin %17’si kendini Kürt olarak tanımlıyor. Bu seçmenin yarısından fazlası 7 Haziran seçimine kadar oyunu AK Parti’ye veriyordu. Bu seçmen kitlesi AK Parti’ye 8 kez oy verdi. 7 Haziran’da AK Parti’ye 8 kez oy verenlerin bir kısmı bu kez HDP’ye oy verdi. Bu değişimin nedensiz olmadığı açık olmakla birlikte, yeniden değişmeyeceğini söylemenin bir mantığı yok.
Muhafazakar Kürtler için üç ihtimal
Bu kesim için üç ihtimal de gayet mümkün. İlk ihtimal, HDP’de kalabilirler. HDP bu gerekçeyle “inadına HDP” sloganını seçti. Bu kesimin oylarını elinde tutmaya çalışacak. İkinci ihtimal, bu seçmen grubunun bir kısmı sandığa gitmeyebilir. HDP’ye karşı oluşan hayal kırıklığı ve AK Parti’ye dönmeme psikolojisi arasında, oy vermeyip protesto tavrı geliştirebilirler. Bu ihtimal daha zayıf. Çünkü Kürt seçmen oldukça politik bir seçmen. Üçüncü ihtimal de, daha önce defalarca yaptığı gibi yeniden AK Parti’ye oy verebilirler.
1 Kasımın seçim psikolojisi 7 Hazirandan farklı
7 Haziran seçimlerinde Kürtlük ile ilgili özel bir pozitif psikoloji oluşmuştu. Kobani olayları ile Kürtlüğün tehlikede olması ve savunusu, HDP’nin baraj altında kalırsa sokakların şiddete döneceği korkusu, mecliste HDP olsun isteği, AK Parti nasıl olsa iktidar olur düşüncesi, Cihangir Türklerinin HDP’yi desteklemesi ile Kürtlüğün havalı bir temsil hali kazanması gibi psikolojiler oy verme davranışını etkiledi. 1 Kasım seçimlerine giderken tüm bu psikolojik faktörler dramatik şekilde değişti.
Muhafazakar Kürtler için yeni psikolojiler
Bu seçimde, HDP’nin baraj altında kalma ihtimali yok gibi. Şimdiye kadarki tüm anketler bunu gösteriyor. HDP’nin güçlü bir şekilde meclise girmesi beklendiği gibi şiddeti önlemedi. Esas patronun PKK olduğu, HDP’nin PKK’nın vesayeti altında olduğu açık hale geldi. Artık HDP ile PKK ayrımı yapmak inandırıcı değil. PKK’lı olmak ise maliyeti yüksek bir kimlik. Dolayısıyla, Cihangir Türkleri ile oluşan havanın tekrar oluşması mümkün görünmüyor. Cihangir Türklerinin bir kısmı HDP’yi terk edecek. Sonuçta HDP’li olmak 7 Haziran seçimlerindeki gibi “cool” bir kimlik değil.
Çözüm sürecini bitirmenin faturası kime kesilecek?
Buradaki kritik nokta bu seçmen grubunun çözüm sürecinin çatışmaya dönmesinin faturasını kime keseceği meselesi. Bu kesim HDP’nin yüz yüze propaganda makinasının biraz dışında. Kürtler içinde diğer propaganda mekanizmalarına da en açık kesim muhafazakar Kürtler. Çatışmayı başlatma konusunda HDP ve PKK tezlerine diğer Kürt kesimler gibi teslim olmayabilirler. Ayrıca bu kesimin PKK’dan hoşlandığı söylenemez. PKK ile girilen bu “bilek bükme mücadelesinde” devletin galip geleceğini de biliyorlar. Dolayısıyla, bir kısmı faturayı HDP ve PKK’ya kesebilir.
Muhafazakar Kürtlerin oy verme davranışını etkileyecek diğer bir boyut da, AK Parti’nin bu kesimle nasıl bir iletişim içine gireceği. AK Parti bu kesimden ümit kesmeden, nasıl ikna ederim sorusunun peşine düşmelidir.