Jake Sullivan, Antony Blinken ve Victoria Nuland...
Amerika'daki "Strausçu neocon" rejimin üç önemli figürü!
Daha açık bir ifadeyle, "beyaz sarayda yan odanın yolunu bulamaz" denilen Biden'ın iktidarındaki üç operasyonel teknokrat.
Bazı gazeteciler -tabi ana akım medyanın dışındakiler- bunlara "zehirli üçlü" diyorlar.
Yine kimi yorumculara bakacak olursak, Biden dönemindeki Amerika'nın uluslararası politikalarının izini sürdüğünüzde bu zehirli üçlüye ulaşırsınız.
Dolayısıyla, müesses nizama ilişkin bir öngörüde bulunmak, düzen adı altında bütün dünyayı kaosa sürükleyen politikaların kodlarını (!) yakalamak istiyorsanız da bu üçlünün izini sürmenizde fayda var.
Üçlünün en önemli özelliklerinden biri Joseph Stumpher'in "Yaratıcı Yıkım" olarak kodladığı ve Amerika tarafından şok doktriniyle desteklenerek geliştirilen stratejiyi hayata geçiren soğukkanlı teknokrat olmaları.
Dışişleri Bakanı Antony Blinken, daha göz önünde olduğu için en çok tanınanı.
Victoria Nuland ise özellikle Doğu Avrupa'da yürüttüğü operasyonlardan dolayı, hadi biraz daha ileri gidelim, Ukrayna'da kurguladığı darbe sırasında, Avrupalı liderlere küfrettiği için dikkatleri üzerine çekerek aşinalıktan tanınırlığa geçen bir diplomat. Şimdilerde ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Vekili ve Siyasi İşler Müsteşarlığı görevini yürütüyor.
Hatırlarsanız daha önce yazmıştık.
Nuland, 2014'te Ukrayna'daki darbeyi Biden'la birlikte kotarmışlardı.
Kimilerince Rusya-Ukrayna savaşının başlama tarihi olarak gösterilen darbe "Nuland Darbesi" olarak kayıtlara geçti.
O günden bu yana yüzbinlerce insan yok oldu Ukrayna'da.
Maalesef Neoliberal Sistem en çok unutkanlıktan besleniyor.
Hafızayı kaybedince de olayların izi kayboluyor.
Zamanın ruhu bu galiba.
Sistem bütün dünyada hafızaları toza dönüştürüyor.
Böyle bir düzende de failler unutkanlık cehenneminde kaybolup gidiyor.
Bu bir strateji...
Batının köleci müktesebatının küresel iktidarı için hafızasız yığınlara ihtiyacı var.
Köksüzlük içinde insanlık birbiriyle boğuşadursun...
Müesses nizamın teknokratları yeni stratejilerini geliştirmeye devam ediyorlar.
Evet... Gelelim Biden'ın Ulusal Güvenlik Danışmanı Jack Sullivan'a...
Belki de zehirli üçlünün en az tanınanı Sullivan. Fakat kimilerine göre önümüzdeki dönemde en çok onun ismini duyacağız.
Henry Kissenger'in veliahtı olarak gösteriliyor çünkü.
Özellikle geçtiğimiz yılın Mart ayında yaptığı "Amerika'nın Ekonomik Liderliğinin Yenilenmesi" başlıklı konuşması bu tezi doğrular nitelikte.
Dikkat ederseniz, Biden da son zamanlarda sık sık "İnsanlığın yeni bir dünya düzenine ihtiyacı var" sözünü kullanıyor.
Bu söz, mahut konuşma göz önünde bulundurulmadan yerli yerine oturtulamaz.
Sullivan'ın konuşması ülkemizde gerektiği kadar tartışılmadı.
Üç beş sol yayın organında bazı yazarlarca kendi haklılıklarının delili olarak paylaşıldı.
Zira Sullivan, neoliberalizmi eleştiriyor, özellikle krizdeki özel piyasaların canlanması için kamu yatırımlarına duyulan ihtiyacın altını çiziyordu.
Diyordu ki Sullivan...
"Ekonomik büyüme ve ulusal güvenlik açılarından stratejik olan ve özel sermayenin kendiliğinden yönelmeyeceği sektörlere dayanan modern bir sanayi politikası gereklidir. Bu politika özel sektörü de peşi sıra sürükleyecek olan kamu yatırımlarından oluşacaktır."
Neden böyle bir stratejiye ihtiyaç var:
"Kapitalizmin yaratıcılığının önü ancak ve ancak kamu yatırımlarıyla açılır."
Yani...
Neoliberal amentü için çanlar çalmaya başladı.
Yeni oluşacak düzen için de mermiler biriktiriliyor.
Hülasa biz burada eski tartışmaları sürdüreduralım...
Yeni düzen, yeni hukuk adına birileri kölecilik müktesebatının yeni mevzuatını yazmaya devam ediyor.