Yakın geçmişte, “Kim şampiyon olur?” diye konuşulurken, genellikle tek takımdan bahsedilirdi. O da Başakşehir’di... Yalnız dost meclislerinde değil; televizyon programlarındaki tartışmalarda bile, ağırlıklı ihtimal buydu.
Sonra ne olduysa oldu, Başakşehir “Tek aday” olmaktan canı sıkıldı, ortalığı biraz şenlendireyim dedi. Yanına G.Saray’ı aldı. Dahası “Önden buyur” etti.
Lider olma ikramını elinin tersiyle iten Cimbom, Konya maçını “Kaleye hiç top tutturamadan” bitirdi. Özellikle ilk yarıdaki ağır/ruhsuz/rezil oyununu hesaba katmadan, faturayı hakeme kesmeye kalktı. Terim, hedef olmaktan kurtulmayı gayet iyi beceriyor.
***
Arada hiç beklenmedik bir şey oldu. Ağırdan ve kenardan yol alan Beşiktaş; “Tut-i mucize-i guyem” denilen eski tabirle, (Geçmişteki onca puan farkına rağmen) Alaaddin’in sihirli lambasından çıktı... “Acaba ikinci olur muyum?” diye umutsuzca hesap yaparken, şampiyonluk adaylığına “Buyur hemşerim, sen de gel” diye davet aldı. İşler karıştı.
Burak Yılmaz’ı tüfeğine süngü diye takan siyah-beyazlılar; göğüs göğüse girdiği siper mücadelesinde, kahramanlık destanları yazmaya başladı. Şampiyonluk için aday birken iki oldu, çok geçmeden üçlendi... Mücadele daha da güçlendi.
Önümüzde sırasını bekleyen maçlar; bu üç takımdan hangisinin ipi göğüsleyeceğinin işaretini veremiyor. Üçünden üçü de olabilir.
***
Biliyorum, illa da bir tahmin bekliyorsunuz. Başakşehir hem maç hem özgüven kaybında... G.Saray telaşta... Beşiktaş, diğer ikisinden (Şu aralar) daha özgüvenli... Geriden gelmenin turbo etkisini de yaşıyorlar. Tavan yapan Burak faktörü; onca puan farkının kapatılmasından sonra, ele geçen olanağı değerlendirecek fırsatlar sunuyor.
Şenol Güneş’i şampiyonlukla uğurlamak, Beşiktaş camiasına ekstra bir onur/keyif/mutluluk verir. Neden olmasın?
Zaten gerçekleşen mucizeler, zordan gelene göz kırpar!