Beşiktaş zirveden kopmamak, Sivas dibe yapışmamak için aynı düşünceyle oynadılar ilk yarıyı. Önce savunmada sağlam durmak vardı akıllarında. Beşiktaş öndekilere uzun toplar atarak hücumda etkili olmayı seçti. Sivas fırsat buldukça çok adamla öne çıkmayı denedi. Ama ikisi de kapalı savunma buldular karşılarında.
Beşiktaş’ın kanat kullanımı yetersizdi. Soldan Opare bir kez etkili çıkabildi. Önünde Olcay çalışkandı ama üretken değildi. Çok, ancak boş koştu. Gökhan topla oyalanmadı, ama hücumu hiç zorlayamadı. Demba Ba ve Gökhan sarı kart sınırında olmanın pasifliğinde olabilirlerdi. Veli ve Serdar da kart sınırındaydı, ama onlar gene de kuraldan taşmayan çizgide mücadele ettiler. Hakem Yıldırım’ın Opare’ye gösterdiği sarı kart çok yersizdi. Devre biterken, ne zaman varlığından endişe duyulsa iyi oynayan Necip’in uzun pasına Atiba’nın ayak koymasıyla gelen gol, durgun futbolu ikinci yarıda uyandırdı.
Özellikle Sivas durumu kurtarmanın üstün çabasını harcamaya girişti. Giderek maçın baskın tarafı oldu. Beşiktaş orta alanda top tutamadı, hücum organizasyonu yapamadı. Savunmaya sıkışmak zorunda kaldı ve rastlantılarla, şansla gol yemekten kurtuldu. Utaka’nın son dakikada direkten dönen topu vardı ki Beşiktaş’ı felç ederdi.
Sivas ne denli diri ise Beşiktaş o denli fiziksel bir çöküş gösterdi maçın akışında. Oysa ilk kez bir hafta ara ile maç oynadılar uzun zamandır. Tatil yaptılar. Sanırım bu defaki tatil yorgunluğuydu. Şunu görmek gerek: Beşiktaş’a beğeni kazandıran grup dün çok formsuzdu. Gökhan-Sosa-Olcay ve önlerinde Demba Ba! Kim istemez onları? Ama onlar dün grupça üretken olamadılar. Bu, BJK’ta hızla giderilmesi gereken büyük tehlike... Hele önünde 10 günde yapacağı 4 maç varken! Maç sonrasında Serdar, “mucize üç puan” saptaması yaptı. Evet öyle. Ve dikkat! Mucizeler çok rastlanan olgular değildir.