Derviş Zaim hem çevre felaketleri karşısındaki kaygıyı hem tüketim toplumunun açmazlarını filmografisinin tipik bir örneği olan Balık’ta ele alıyor.
Derviş Zaim sinemasını sevenlerin hemen benimseyeceği, temalarını tanıdık, yapısınıysa önceki filmlerine kıyasla daha yalın bulacağı bir film Balık. Derviş Zaim sinemasına özellikle bir merakı olmayanlar ise çocuğu hasta olan yoksul balıkçının onu iyileştirmek uğruna, umutsuzluk içinde neler yapmayı göze alabileceğini duygulanarak izleyecektir. Zaim filmlerinin çok katmanlılığı bu filmde iki belirgin katmana indirgenmiş duruyor, ama uzman gözlerin altmetinden yönetmene özgü başka zengin kaynaklar bulması da mümkün. Nemli ve soğuk ortamı yansıtan renk paletine varıncaya değin.
Zaim’in izleyiciyle buluşmaya en müsait filmi diyebileceğimiz Balık, Adana Altın Koza Film Festivali’nde kazandığı En İyi Senaryo ödülünü hak ediyor. Vizyona girdiği bu hafta da Altın Portakal için yarışıyor. Göl kıyısındaki evlerinde yoksulluk sınırında bir yaşam sürdüren, balık tutan, satan ve yiyen bir ailenin öyküsünü anlatır film. Ailenin, köyün rızkıdır balık. Küçük kızı Deniz’in iyileşmesi için modern tıbbın çaresiz kaldığı noktada annesi Filiz yerel inanışlardan yola çıkarak bir şifa bulmaya çalışır. Bulduğu şifa az bulunan bir cins balığı tankta yetiştirip kızına yedirmektir. Baba Kaya ise önceliği ekonomik durumuna verir, bir balık çiftliği kurarak para kazanma hırsına kapılır ki kızına iyi bakabilsin. Karısının inancına ve naif mucize beklentisine itibar etmez. Koşullar onu köşeye sıkıştırınca o kadar benmerkezci hareket eder ki hataları suça dönüşür. Filmdeki aksiyon, babanın tasarrufları üzerine kuruludur. Herkesin geçimini sağladığı gölü riske atacak kadar ileri gider... Kötülüğün iyi ve kutsal amaçlar uğruna da işlenebileceğini ve bedelini herkesin ödeyebileceğini düşünmeyen babanın birey olarak yaptıkları, insanlığın doğaya karşı işlediği suçların simgesidir. Gezegendeki hayatı, ihtiyaç ve hırsları uğruna riske atan, teknolojisiyle tüketen insanı temsil eder. Devir’de de kuvvetle hissettirdiği çevre duyarlılığını bu filmde yine incelikle ele alır Derviş Zaim.
TÜKETİM AÇMAZININ METAFORU
İsa’nın balıkla ilgili mucizelerini altmetninde barındırır bu film. Beş somun ekmek ve iki balığı çoğaltıp beş bin kişiyi doyurmasını ki hakça bölüşünce nimetin çoğalacağını ve herkese yetişeceğini öğütler bu mesel. Gökten sofra indirtip tabaktaki balığı dile getirmesini... Bu da verilen nimetlere nankörlük edenlerin cezasız kalmayacağı uyarısıdır. Taberiye Gölü kıyısında havarilerine görünmesini ve boş kalan ağlarını bir anda balıkla doldurmasını... Bu da Tanrı’yı ve inancı temsil eden İsa’nın lütfu olmadan insanlığın günlük ekmeğini elde edemeyeceğini anlatır. Derviş Zaim’in yaklaşımı ise mucizelere inanmanın insanlar için her daim şifa bulmak için bir yol olduğunu inkar etmeden, mistik yaklaşım yerine seküler bir yaklaşımı tercih eden Spinoza’nın felsefesine yakındır belki.
Zaim sinemasının zengin metinleriyle ilgili ileri sürülen her fikir, derinleştirilerek ve inceltilerek sunulmalıdır. Buna olanak bulunmayan bu kısa yazı çerçevesinde, yönetmenin nasıl özgün bir evrene sahip olduğunu vurgulaması açısından iki temaya daha dikkat çekmek gerekir Balık’ta. Venedik Film Festivali’ne seçildiği halde hak ettiği ilgiyi görmeyen Çamur’da özellikle belirgin olan doğadan geleneksel yollarla şifa bulma temasını bu kez daha etraflıca ele alır Zaim. Çamur’daki gibi Balık’ta da kadın seven, sabreden, üreten, esirgeyendir, erkek egosuna yenilir. Nokta’da işlenen suçu/ günahı geriye döndüremese de bunun için çırpınan, nedamet getiren karakter de genç balıkçıda kendini gösterir. ‘Baba’nın İsa’nın karşıtı, bir günahkar misali ortaya çıkışı balıkları çoğaltayım derken yok etmesi insanlığın da tüketim açmazının metaforudur. Daha fazla üretmek için daha fazla yok etmeye programlı bir sistem kendi halinde bir balıkçı ailesinin de trajedisi olmaktadır...
Filmin Künyesi
Yönetmen ve senarist: Derviş Zaim Oyuncular: Bülent İnal, Sanem Çelik, Miroslava Kostyeva, Gizem Akman, Melih Sezgin, Coşkun Tamer Tür: Dram Yapım: 2013, Türkiye, 80 dakika