Abdullah Avcı’nın büyük hayal kırıklığı yaratan sıkıcı ve hatta zararlı varlığından sonra, Terim'in (Hem zorunlu ve hem sorunlu) sürpriz gelişi; Andorra galibiyeti ile ilk meyvesini verdi.
Andorra'yı yenmek marifet değil... Onlardan 3 puanı alamayanı falakaya yatırıp dövüyorlar.
5-0'ı değerli ve anlamlı kılan, millilerimizin maça odaklanmadaki isteği, yoğunluğu ve sürekliliğiydi. Eskiden olsa, 2-0'dan sonra maçtan kopardı... Ama öyle olmadı; 90 dakika boyunca daha fazla atabilmek için ciddi bir çaba sarfettiler.
Boşverdikleri, skoru yeterli gördükleri an olmadı. Oyunun temposunda büyük bir düşüş yaşanmadı. Böyle bir milli takımı nerede, ne zaman, nasıl gördünüz?
Farkımız buradaydı ve bu fark, Terim-Avcı arasındaki açık farkın da belgesi, belgeseli, hatta onanmasıydı.
* * *
Bugün Romanya ile oynayacağız... Andorra'ya karşı istekli olmak yetti. Ama yeni rakibimiz için, çok daha fazlası gerekir. Arkadaşın pas verdiğinde, topun ayağına kadar gelmesini beklemeyeceksin. Topa doğru hamle yapmak gerekir. Böylece hem topla buluşma anını daha çabuklaştıracak, hem de rakibin pres yapmasını ve kademe kurmasını zorlaştıracaksın. Ama bunu hiç yapmıyoruz. Çünkü tembelliğe ve hazıra alışmışız. Biz topu bekleyene kadar, rakip araya dalıp topu bizden çalıyor. Top kayıplarımızın büyük bir şekilde bu zaaftan oluştuğunu artık anlamalıyız. Hatta anlamak da yetmiyor, çaresini bulmalıyız.
* * *
Kalecilerin 35-40 metreden gelen sert şutlara atlayıp topu kurtarmasını yanlış bir tanımla hep "Refleks" olarak adlandırırız. Bunun teknik adı refleks değil, İntikal Sürati'dir. Bir nevi karar verme çabukluğu... Sadece kaleciler için değil, tüm oyuncular için geçerlidir. Futbol zekası dedikleri şey, budur... Bizimkiler; intikal sürati açısından ne yazık ki, çok geri durumdadır. Ne yapacağını düşünmesi için, hep topla kendi etrafında dönerek zaman kazanmak isterler. Çünkü çabuk karar veremez. Verirse de yanlış verir.
Romanya'yı bildik alışkanlıklarımızla yenmek neredeyse mümkün değildir. Ya da çok zordur. Yapılması gereken ama asla yapmadığımız şeyleri yaparak, şansımızı zorlama hakkımız olur.
Mucize, gökten zembille inmez. Çağırırsan da gelmez... Kulağından tutup zorla getirmek gerekir.
Hadi çocuklar!