Bizim ülkemizin kaderinde var vergi kısaltmalarını ezberlemek.
Çocukluğumdan hatırlarım, KDV ile ilgili karikatürler, skeçler…
Sonraki yıllarda ilk çıktığında ÖTV aynı şekilde markalaştı, aklımızda yer etti.
Daha sonra ÖİV “Özel İletişim Vergisi” eklendi bu kervana.
Şimdilerde ise MTV.
Gönül isterdi ki MTV deyince akla gençliğimizin yabancı müzik kanalı gelsin. Ayın yılın başında alınan sessiz sedasız bir vergi olarak çok da merkezine giremesin hayatımızın.
Ama o da artık bir marka.
MTV’de, yani Motorlu Taşıtlar Vergisi’nde %40 artış ile günlerdir bütün ülke bu vergiyi konuşuyoruz.
Verginin kutsallığına, önemine, olmazsa olmazlığına hiç değinmiyorum bile. Ama bu vergiler bu kadar göze sokulmalı mıydı? Tartışılır…
Ben bu yazıyı yazdığım sıralarda Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan MTV zammının Bakanlar Kurulu’nda tekrar görüşüleceğini açıklıyordu. Diliyorum ki farklı açılardan da değerlendirilir.
Ama aslolan bir şey var ki devlet verginin saygınlığını geri kazandırmalı, vatandaş nezdindeki algısını düzeltmeli.
Farklı ihtiyaçlar için alınan vergiyi bambaşka isimlerdeki vergilere bindirmemeli mesela.
Bizim devletimiz şükür ki sadece kendine değil, dünyada ihtiyaç duyan birçok ülkeye destek olacak kadar güçlü. Ama dört bir yanımızda sürdürdüğümüz savaşlar için gerekli silah ve mühimmat için, gerekli teknoloji için ek bütçelere ihtiyaç duyuluyorsa bunu vatandaşa açık açık anlatmalı.
MTV zammının gerekçesi dört bir tarafımzıda verdiğimiz mücadeleyi desteklemeye dayandırılmamalı.
15 Temmuz’da yepyeni arabasını tankın altına koyan, ekinini ateşe vererek bütün mahsulünü eliyle kül eden milletin devletine destek vermek için Motorlu Taşıtlar Vergisine ihtiyacı yok.
Açalım bir “DEVLET MİLLET OMUZ OMUZA” kampanyası. “Devletimize bu milli mücadelede destek oluyoruz, omuz veriyoruz” diyelim. Göreceksiniz MTV vergisinin 10 katı kadar destek toplanır.
Evinin, arabasının anahtarını getirip bırakacak insanlar var bu coğrafyada, tanıyor, biliyoruz.
Ama devletimizden de bu şeffaflığı bekliyoruz.
***
BEDELLİ ASKERLİK
Normal şartlarda bu denli yoğun silahlı mücadele veren bir ülkenin gündeminde bedelli askerlik olmaması gerekir elbette.
Ama artık bırakın savaşları, terörle mücadelede bile etkin güç insansız hava araçları.
Bir gencin imkanı var ise askerlik yapması, askerliğin kazanımlarını edinmesi çok çok önemli.
Ama öyle gençler var ki bir ev dolusu insana bakıyor.
Öyle gençler var ki eşinin bir kucağında, bir de karnında bebek.
Öyle gençler var ki evde anne-baba hasta ve ailenin tezgahı kendisine emanet.
Bırakıp gidemiyorlar.
Kredi çekip 2-3 yıl ödemek zorunda olanlar var.
Diyebilirsiniz ki “planlasaymış”. Keşke planlasaymış ama bir şekilde bu noktaya gelmiş işte gençler. Kimileri yanlış planlamadan, kimileri de (hastalık vb.) Allah’ın takdiri.
Üstelik asker kaçağına düşen gençlerin çalıştığı işyerlerine yazı gönderilmek suretiyle işlerinden de çıkartıldılar.
Bu gençler için bir defalık bir bedelli askerlik imkanı ile hem ciddi bir kaynak oluşturulabilir, hem bu kaynağı bedelli bekleyenler istemeye istemeye değil, güle oynaya verir, hem de sıkışmış, bunalmış, daralmış bir milyona yakın gençten oluşan bu kilitlenmişlik de açılır.
BU ARADA “Biz de ailemizi, işimizi bıraktık gittik askerlik yaptık” diyen vatandaşlarımız da haksız değil. Onlara yönelik de birtakım jestler sunulabilir. Birtakım devlet hizmetlerinde, vergilerinde indirimler gibi, devlette işe girme noktasında önceliklendirilme gibi…
Bu hepimizin mücadelesi, devletimizin, milletimizin, askerlik yapanın, yapmayanın, hepimiz aynı gemideyiz. Birbirimizi idare ederek yanaşabiliriz sağ salim kıyıya, tepinerek, tepişerek değil...