Star Trek’in son Mr. Spock’ı Zachary Quinto, bu efsanevi karakterin Kaptan Kirk’ü sinirlendirmeye devam edeceğini söylüyor. Ünlü oyuncudan STAR pazar’a özel röportaj...
-Star Trek serisinin son filmi Bilinmeze Doğru’da bu defa nasıl bir macera anlatılıyor?
Herbirimiz acımasız, sinsi ve psikolojik savaş uygulayan bir düşman olan John Harrison tarafından test ediliyoruz. Sadece intikam için yok etmek değil, bence verilen mesaj modern dünyada günümüze ait bir hikaye. En iyi kötü adamlar akıllıdır. Benedict Cumberbatch, John Harrison rolünde karakterine bu özelliği yansıtıyor. Mürettebattaki herkesi farklı etkiliyor. İlk filmde düşmana karşı savaşımızda daha çok birleşmiştik. Bu filmde her zaman bir arada değiliz. Bölünüyoruz.
-Bu hikayede Mr. Spock’a ne oluyor?
İzleyicinin filmde Spock’la tanışması korkunç bir tehlike anında olacak. Filmin ilk on dakikasında Spock’ın inandığı ilkeleri ve parçası olduğu kurumun kuralları için hayatından vazgeçmeye hazır olduğunu görüyoruz. Kirk ise onun hayatını kurtarmak için kuralları yıkmaya hazır! Bu yüzden filmde birlikte yenmeleri gereken gerçek düşmanla ve rakiple yüzleşirken herbiri diğerinden bir şeyler öğreniyor. Spock’ın arkadaş olmayı öğrenmesi gerekiyor ve bunu Kirk’ten öğrenebilir. Kirk’ün de sadece liderlik duruşunu değil, gerçek bir lider olmayı öğrenmesi gerekiyor. O da bunu Spock’tan öğrenebilir.
-Mr. Spock aslında çok karmaşık, anlışılması zor bir karakter. Onu canlandırmakta zorlandınız mı?
Mr. Spock çok derin duyguları olan müthiş bir karakter. Bazen sinir bozucu da olabiliyor. Çünkü bazen benim bir oyuncu olarak sergileyemeyeceğim kadar karışık duyguları da olabiliyor. Sürekli üstünü örtmeniz gerekiyor. Birşeyin üstünü örttüğünüz zaman da başka şeyler taşma eğiliminde olur. Dünyayla bağ kurmayı, en iyi şekilde davranmayı, başkalarına hizmet etmeyi, en iyi nasıl yapabileceğini soruyor ve yanıtları kendi içinde arıyor.
-Mr. Spock’ı ilk canlandıran Leonard Nimoy’un başarı dileklerini de almıştınız. Bunun sizin için önemi neydi?
Çok önemliydi. Ne zaman aynı şehirde bulunsak yine görüşüyoruz. Yaptığım işleri korumak, beni desteklemek için özel bir çaba harcıyor. Rolümü oynamamı sağlayan bir yüreklendirmeden çok daha fazlası oldu. Leonard, benim için bir akıl hocası. Sanatsal anlayış ve yardımseverlikle nasıl yaşayacağımı görebileceğim biri. Ona büyük saygım var.
Star Trek serisi kariyerinizi nasıl etkiledi?
Hayatımı ve kariyemi birçok yönden değiştirdi. 2009’daki Star Trek’in ilk filmim olduğunu unutmayın. İlk filmde Star Trek’te oynamak, sinema kariyerine başlamak için inanılmaz bir yer! Unutulmaz bir deneyimdi. Bu film hayatımı değiştirdi çünkü sadece Leonard’la (Nimoy) değil yönetmen Abrams ve film ekibiyle müthiş arkadaşlık kurdum. Son Star Trek Bilinmeze Doğru daha ama kesinlikle daha tanıdıktı. Uzun vadede biraz daha kolaylaşıyor ve biraz daha benim bir parçam oluyor. Şimdi daha deneyimliyim ve bu deneyim yaratıcılığımı geliştirdi. Kendi yapım şirketimi, Behind The Door Pictures’ı kurdum.
-Sizce son film Star Trek Bilinmeze Doğru’dan izleyici ne alacak?
Bu filmi yapmak da kesinlikle çok daha büyük bir deneyimdi. Özellikle benim için daha zorlayıcı, çetin ve fiziksel olarak tüketiciydi. Çünkü bu filmde ilkine göre çok daha fazla aksiyon sahnesi var.
-Fiziksel güç gerektiren bu rolden keyif aldınız mı?
Keyif aldım. Ama işten eve dönüp ‘Aksiyon yıldızı olmak istemiyorum’ dediğim günler de oldu.
-Sizi en çok hangi sahneler etkiledi?
Filmde çarpıcı Kızıl gezegen, Volkan sahneleri var. Ve bu sahneler aynı filmde veriliyor. O görüntülerin oluşturulmasında görev alan tüm departmanların yaratıcılığı da inanılmaz. Serinin ikinci filminde çok daha büyük bir aciliyet algısı, ‘Herkes güvertede’ algısı var. Göz alıcı. İzleyiciler bu ilginç yan hikayelerden keyif alacak. İlkinden çok daha büyük, çok daha kapsayıcı bir dünya yarattıklarını da söylemeye gerek yok.
-Uzay gemisi Atılgan’ın setine dönmek nasıl bir duyguydu?
Filme Atılgan’da başladık. Hepimiz farklı yollarda gitmiştik ama ‘İşte buradayız. Dört yıl geçmiş ve tamamen farklı insanlar olmuşuz’ der gibiydik. Yine de karakterlerimiz ve birbirimizle tekrar bağ kurmamız sadece birkaç gün sürdü. Destansıydı. Umarım insanlar bunu fark eder.
Bu filmde ilkine göre daha çok aksiyon vardı. Keyif aldım ama ‘Aksiyon yıldızı olmak istemiyorum’ dediğim günler de oldu.