Fransız Cumhurbaşkanı mösyö Holand, 1915 ermeni tehciri üzerinden devşirilerek bolca tantanası yapılan sözde “ermeni soykırımı” 100. yılı dolayısıyla yine dayanamayarak genel batılı bir siyasetçi gibi bir şeyler söylemiş...
Ermeni örgütlerinin koordinasyonu görevini icra eden bir kuruluşun yıllık yemeğine katılarak yaptığı mesnedsiz konuşmada, “100. yılın soykırımın tanınması noktasında yeni bir jest, yeni bir etap olacağınna inanıyorum” demiş.
Hesapta Türkiye’ye hadi “soykırım yaptığınızı kabul edin” dercesine, aklınca göndermelerde bulunmuş.
Fransız Cumhurbaşakanının göndermesi, yani örtülü mektubu insana neler hatırlatmıyor ki. Dedem sultan Süleyman’ın adı geçen Fransız’ın dedesi Fransuva’ya, sırnaşık dans adetinin yaygınlaşması ve nerdeyse Fransa sınırlarına dayanmış Osmanlı topraklarına bulaşma tehlikesini bertaraf etme maksatlı mektubunu ve bu ihtardan dolayı o sırnaşık adetin yüz sene daha gecikmesini gel de hatırlama.
Şarlken’e esir düşen Fransız kralının kurtarılması için gözü yaşlı annesinin Sultan Süleyman’dan yardım dilenmesini gel de hatırlama.
Bir zamanlar Avrupa’nın en kudretli devletinin Devleti Ali Osmani olduğunu ve etkilerini, Avrupa çevrelerindeki devletçiklerin, krallarını tayin ederken bile Topkapı Sarayı’na danıştıkları zamanları gel de hatırlama. Kendi aralarında sık sık yaptıkları dalaşmalarda arabulucu olarak Sarayburnu’ndan dünyaya göz kulak olan kudretli Sultanı davet etmek zorunda kalmalarını gel de hatırlama.
Tarihte imtiyaz vererek desteklediğimiz bir nevi kıyak geçtiğimiz Fransa’nın, besle kargayı oysun gözünü kabilinden, en zayıf anımızda fırsatçılık yaparak topraklarımızı işgal etmesini gel de hatırlama. Fırsatçı Ermeni çeteleri ile işgal zamanında Anadolu topraklarında yaptıkları yağma ve katliamları gel de hatırlama.
Gel de hatırlama, Maraş çarşı pazarında çoluk çocuğunun rızkı için koşuşturan namus abidesi kadınlarımıza sarkıntılık edenleri ve bunun üzerine büyük cihad’ın (istiklal harbi) önemli mücahidi Sütçü İmam’ın Fransız askerlerini, defolun bre gavurlar, diyerek önüne katıp kovalamasını.
Şimdilerde insancıl ve özgürlükçü kesilen Avrupalı’yı gayet iyi tanırız..!
8 Mayıs 1954’te Setif kent meydanında sadece bağımsızlık ve özgürlük istemek için toplanan Cezayirlilerin üzerine, al sana özgürlük der gibi yaylım ateşi açıp mermi yağdırmak suretiyle 45 bin masumu katleden Fransız’ı gayet iyi hatırlarız.
Sömürgen Fransız’ın topraklarını işgalle ve kaynaklarını sömürmekle yetinmeyip sonra da katlederek özgürleştirdiği! soykırıma tabi tuttuğu 1.5 milyon masum Cezayirli’yi gel de hatırlama...
***
Soykırım gibi bir vahşetin konuşulduğu zaman ve mekanlarda akıllı veya sarhoş olmayan bir Fransızın bulunması, hele de konuşması çok büyük bir pişkinliktir! Böyle zamanlarda yarım da olsa aklı başında olan bir Fransız’ın, kenar köşelere saklanması, ortalıkta gözükmemesi, göze batmaması için çaba sarf etmesi gerekir... Dedesinin yaptığı insanlık suçlarından dolayı yerin dibine girmez mi kendini bilen bir insan. Veya dedemin yaptıklarından insanlık adına utanıyorum diye bütün dünya önünde özür dilemesi ve gereğini yerine getirmesi gerekmez mi?
Ne kadar da başarılı pişkin davranma ve rol yapma yeteneğiniz var Mösyö... Daha dün, üç sene içinde Avrupa’nın göbeğinde 250 bin Boşnak soykırıma tabi tutulurken neredeydin ey Fransız.
Yine onlarca yıldır süren ve insanlığın canlı canlı seyrettiği paramparça bebek cesetlerinin başrolde oynadığı, dostunuz terörist İsrail’in büyük bir soğukkanlılıkla işlediği insanlık tarihinin en büyük soykırımına, Filistin’e, Fransız kalmaya bir yandan devam edeceksin, bir yandan da Avrupalı etkisindeki zavallıların 1. Dünya harbine soktuğu Osmanlı’nın bütün cephelerde savaşırken, içerde körüklenen huzursuzluğu gidermek adına uygulanan tehciri “soykırıma” dönüştürüp üzerinden aklınca baskı uygulayacaksın. Bu ancak bir Avrupalı’ya yakışır...
Tıpkı mukaddesat tecavüzcüsü, karikatürcü Çarli Hebdo’ya, sözde ifade özgürlüğü adı altında yol vererek kendi oluşturduğunuz terör ortamında olduğu gibi, burada da hem terörü, soykırımı yapıyorsunuz, hem yapana ses çıkarmıyorsunuz, hem de elbirliğiyle sırtlanlar gibi saldırıp düşürdüğünüz, kitabında ve binlerce yıllık tarihinin hiçbir yerinde “soykırımın” kırıntısı bile bulunmayan merhamet medeniyeti çocuklarına her vesile ile hadi yaptığın soykırımı kabul et diye tantana yapıyorsunuz!
Evet Mösyö, bu bahaneyle anlamak istemeyeceğini bile bile bir daha ifade edelim ki, merhamet medeniyeti çocuklarının tarihinde “soykırım” diye bir şey yoktur. Ve asla da olmayacaktır. Müslim-gayri müslim bir arada kardeşçe asırlar boyu yaşadık ve yaşamaya da devam edeceğiz..
Tehcir vardır. Tehcir esnasında önemli haksızlıklar, facialar yaşanmış olabilir. O dönemde yaşanan facialar, senin gibi batılıların etkisinde kalarak merhamet medeniyetinin çocuğu olduğunu unutmuş maceraperestlerin eliyle yapılmış olduğu da ayrı bir gerçektir!
Yani orda da yine sen varsın ey Fransız...
Mösyö elinizdeki kanla önce haddinizi bilin ve en iyisi siz kendi pisliklerinizi önce bir temizleyin, sonra da bize bulaştırmak için sıçrattıklarınızı!