İsrail’de önceki gün yapılan seçimlerin bize bakan pek çok yönü var da, biri önemli: Seçmenlerin parti bağlarının zayıflığı...
150 milletvekilini 11 parti aralarında paylaştı. Seçimlere güçbirliği yaparak giren iktidarın iki partisi güç kaybetti. Hemen bu seçim öncesinde kurulan partiler ise temsilci sokabildi Knesset’e...
Kolay mı bizde yeni kurulmuş bir partinin başarı göstermesi?
Oysa MetroPoll şirketinin taze anketine göre, halkın küçümsenmeyecek bir bölümü (yüzde 36.7) bizde de yeni bir partiye ihtiyaç olduğu kanaatinde. “Yeni parti lâzım” diyenler CHP’de yüzde 50’nin biraz üzerinde, MHP’de ise yüzde 50’nin biraz altında.
Halkın ihtiyacına cevap vermeyen bir siyasi yapıya sahip olmamız siyasetbilimcilerin üzerinde durmasını hak ediyor gerçekten...
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun iktidarın yeni Kürt açılımına verdiği destek sırasında kullandığı ‘kredi açmak’ deyimini hatırlayalım. Aslında siyaset kredi açma sistemidir. Halk hangi partiye kredi açtığını oyuyla belli ediyor; kredisi en yüksek olan parti iktidarı ele alıyor, diğerleri kredilerini yükseltmekle geçiriyorlar bir dahaki seçime kadar olan dönemi...
O zaman şu soruyu sormak gerekiyor: Halk kime, niçin kredi açıyor?MetroPoll anketinde bu soru her partiye göre ayrı cevaplarla karşılanmış, ancak yine de seçmenlerin ortak tercihleri fark edilebiliyor: Güvenilir olmak... Lider... Başarılı bulunmak... İzlenen politik çizgi...
Artık iktidarların seçimle değiştiği ülkelerde partilerin oyu cepte keklik görmesi mümkün değil; İsrail örneği seçmenlerin krediyi bir açıp bir kapatabildiğini gösteriyor. Krediyi hak etmeniz, iyi kullanmanız veya kullanacağınız görüntüsü vermeniz de şart.
Zurnanın ‘zırt’ dediği yer burası CHP için... Güven vermeyen, başarılı olacağına inanılmayan, politik çizgisi zigzaglı bir görüntüsü var CHP’nin ve sandık başına gittiğinde, seçmenleri, oylarını ‘kerhen’ kullanıyorlar. Alıştığı partiye ‘kerhen’ oy kullanan seçmen, İsrail’de olduğu gibi, bir süre sonra kredisini farklı bir partiye aktarır; Türkiye’de CHP’nin güncel durumundan bağımsız câzibesine kapılıp kolay vazgeçemeyenler yüzünden bu da olamıyor.
Türkiye’de Ak Parti’nin işgal ettiği düzlemde siyaset yapmak bu sebeple imrendirici. Seçmeni Ak Parti’yi genellikle güvenilir, çalışkan, başarılı buluyor, öyle bulmasa bile, alternatiflerine bakıp yine onunla devama karar vermesi zor olmuyor.
Geçmişte eksiğini siyaset-dışı ittifaklarıyla giderme lüksüne sahipti CHP; doğal yandaşı medya ile rejimin sahibi kimliğini akla düşürdüğü için arkasında olduğu varsayılan ordu, onu her an dikkate alınması gereken bir siyasi aktör olarak ayakta tutmaya yetiyordu; destekleri oy olarak sandığa yansımasa bile...
Varolan krediyi kaybetme korkusuyla hareket ediyor CHP; oysa eski söylemi sayesinde aldığı oyların kendisini terki mümkün değil... Nereye gidecekler? MHP’ye gidecekler gitti zaten, kalan oyların Ak Parti’ye gitmesi ise beklenmez.
İsrail’de yeni kurulan partiler Knesset’e temsilci sokabildi; yüzde 10 barajı yüzünden bizde buna cesaret eden de çıkmıyor.
Moodys’i mi bekleyelim?