Birileri başlığı görünce hemen heyecana kapılabilirler. Telaş etmesinler, sözleşmeyi eleştirmeyeceğim.
Tam tersine sözleşmeyi eksik uyguladığımız için uğradığımız zarara temas etmek istiyorum.
Tam da ABD dâhil dünya ülkeleri sözleşmeye güzellemeler yaparken ve uygulamasından duydukları memnuniyeti dile getirirken bizim de uğradığımız zarar sebebiyle memnuniyetsizliğimizi gündeme getirme zamanıdır diye düşünüyorum.
İstanbul ve Çanakkale boğazlarıyla Marmara denizi devletimizin mülkiyetinde ve egemenliğindedir. Sözleşme de bunu tescil etmiştir.
Ancak boğazlarda uygulanan geçiş ücreti eksik hesaplanmakta ve devletimizin kaybı büyük rakamlara (3.45 milyar dolar) bâliğ olmaktadır.
Bu konuda ilk çıkışı 1983 yılında Prof. Dr. Tâhir ÇAĞA yapmış hükümeti uyarmış ve alınan ücret on katına çıkmıştır.
Prof. Dr. Tâhir ÇAĞA geçiş ücretinin hesaplamasının yanlış olduğu yönünde görüşünü içeren bir rapor hazırlayarak o dönemin hükümet yetkililerine iletmiştir. Bunun üzerine, 19/08/1982 tarihinde oluşturulan bir komisyon meseleyi incelemiş ve Merkez Bankası bu komisyonun inceleme sonuçları çerçevesinde altının günlük kambiyo değerlerini belirleme ve ilan etmeye başlamıştır. Bunu takiben de yeni uygulamaya geçilmiş, uygulama ile birlikte her bir gemi için yapılan tahsilat on kat artmıştır.
Ancak, bu uygulamaya Ruslar ve İngilizler itiraz etmişler darbe döneminin atanmış hükümeti direnememiş ve 07/02/1983 tarih ve 83/6032 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile uygulamadan dönülmüştür.
Darbe hükümeti olduğu için meşruiyet sorunları yaşamamak adına geri adım atılmıştır.
Oysa bugün güçlü bir iktidar ve güçlü bir cumhurbaşkanı vardır ve ortam da bu kararı alıp uygulamaya son derece elverişlidir.
11 sene önce bu konuda makale yazan Doç. Dr. Cihat Yaycı Paşa da bugünlerde konuyu tekrar gündeme getirerek: "1936 yılında imzalanan Montrö Sözleşmesi ilgili hükümleri gereğince Türk Boğazları'ndan geçiş için ödenmesi lüzumlu ücretlerin söz konusu tarifeye istinaden alınan ücretlere kıyasla asgari 23 kat daha fazla olması gerektiği " hatırlatması yapmıştır.
Sözleşmede belirtilen 1 Altın Frank'ın bugünkü karşılığı 18 ABD dolarıdır. Oysa bu miktar 0,8063 ABD Doları olarak eksik hesaplanmakta ve Türkiye geçişlerde yüzde 97 indirim yapmış olmaktadır.
Sözleşmedeki 1 Frank altının bugünkü değeri hesap edildiğinde Türkiye'nin boğazlardan yıllık 3.45 milyar dolar kazanç elde edeceği hesaplanmaktadır.
Yani ticari gemiler geçerken 1 Frank altını karşılığı 18 dolar ödemesi gerekirken bir dolar bile ödemiyorlar. Bugünkü kurdan(14.76) hesap edecek olursak 1 Frank karşılığı olarak 265.6 Türk Lirası ödemeleri gerekirken sadece 11.9 Türk Lirası ödüyorlar.
Bu hesaba göre 1000 tonluk bir gemi 106.500 TL ödemesi gerekirken sadece 2.500 TL ödüyor!!!
"Ulaştırma Bakanlığı Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü Fener ve Tahlisiye Ücret Tarifesi'ne göre Türk Boğazlarından yılda 150 milyon ABD doları civarında geçiş ücreti elde edebilmektedir.
150 milyon dolar nerede 3.45 milyar dolar nerede?!!
Tam 23 kat fazla gelir elde etme imkânı varken neden 150 milyona razı olalım ki?!
Mevcut hesaplama ile Türkiye yıllık 3.3 milyar dolar kaybetmektedir.
Elbette ki kimi itirazlar olacaktır. Ancak devlet gereken düzenlemeyi kademeli olarak da yapabilir, bugünkü gibi %97 değil de %70 yapabilir, %50 yapabilir her durumda gelir artar ve ekonomik sıkıntı çektiğimiz şu dönemde önemli bir gelir kapısı açılmış olur.
Her sene 3.3 milyar dolar gelir demek her sene yeni 3 tane Osman Gazi Köprüsü yapacak kadar gelir elde etmek demektir!
"Ayrıca Kanal İstanbul Projesinin de bu kapsamda dikkate alınması gerektiği, zira 1983'de uygulanmasından vazgeçilen Altın Frank üstünden ödeme yapılmasının kabulü halinde Boğaz geçişinin pahalı hale gelebileceği, böylelikle kanal geçişinin rekabetçi bir fiyatlama politikasıyla kendi finansmanını da sağlamasının mümkün olabileceği mütalaa edilmektedir."