Dip köşe temizliği de imandandır. Bugün edebi cümle dağarcığımı kilitliyorum. Yazlık cümlelerimi bir poşete koydum kışlıkları yerleştiriyorum. Hiç öyle lafı kanadından yakalanmış sinek gibi uzatmayacağım. Bazı kafalar öyle midemi bulandırıyor ki onlarla uğraşacağım zamanı sineklerin ölmemesi için alternatif tıbba katkıda bulunmaya harcarım o derece.
Twitter’da aylak bir video gördüm. Bir kadın konuşuyor , kendisine naklen alerji testi yapan bu kadın kim? Aaa bir bakıyorum Ayşenur Aslan. Beyninin içi kısır imalathanesi olan bu kadın baktım servis yapıyor. İtiraf edeyim gülme kaslarımı ziyadesiyle eskiten bu kadının ihtişamlı zavallılığına aslında acıyorum.
Kırlent versen sırtını değil beynini yaslayacak abartıda bağnaz.
Öyle pijama üstüne giyilmiş ince hırka gibi yoz bir dil.
Polemik seviyor orası aşikar lakin polemiğin manasını bilmiyor halbuki kökeni Arapça değil, Yunanca. (!)
Polemik, Yunancadan geliyor. Polemikosh savaş demek. Fransızcaya 1584’te girmiş. ( Chanson polemique: savaş şarkısı).Hem sıfat hem isim. “ Kamus-u Fransevi”nin verdiği karşılık “ Münakaşa-i Kalemiyye” T.D.K sözlüğünün “ açık tartışma”. Meydan – Larousse “ oldukça sert nitelikte kalem tartışması”. ( Cemil Meriç Bu Ülke adlı kitabından)
Evet, altın günü muhabbetlerinin dolma kalemi olmasının dışında bir kalem değil . Öyle sanki odaya süpürge tutmaya gelmiş de kamera açmış gibi.
Cumhurbaşkanımızın bir kelimesine takılmış Ayşenur Aslan.
Cumhuriyetimizin “Bâni” si. Diyor ki gençlere sordum Bâni ne demek? Bu Arapça sevdanız nereden geliyor diye soruyor..
Kusura bakma da bakkala bakan apartman penceresi gibi bir üslupla bunu sorgulayamazsın.
Kendi göçüğünü görmeden aradığın açıktan sana karınca yağı çıkmaz.
Çamurun içindeki Huni, bir “BâNİ” ye takıldıysa o kelimenin ruhunu korumak şereftir.
Geçmiş senin için dünden kalan mantıyı yemekte kararsız kaldığın bir zaman dilimi olabilir.
Bizim için geçmiş, tarihi asla geçmeyecek olan dilimizdir. Ecdadın diline kıvırdığın burnunu haddin olmayan şeylere sokma!
Yahya Kemal, Namık Kemal, Recaizade Mahmut Ekrem , Cenab Şehabettin daha nicesi. Hangi kelimelerle eser kaleme almışlar okumuyorsun senin gargaranın sebebi Arapça .
Ah geç ergenlik .. Zihniyetleri sivilce tarlası bunların.
Kusura bakma da kendi adının manasını o gençlere sorsaydın.
Yok yani bir kafa brandası mı alsak size hangi doluda hasar gördünüz anlamıyorum ki.
Bu kafa yapısına isim koysam adı Mobil Rutubet olurdu. Kusura bakmayın da ben içindeki nefreti böyle ritmik kusan şeylere yürüyen rutubetten başka bir şey söyleyemem.
Gerçi rutubet de Arapça, ne yapsak?
Bak Gargara olur , o Yunanca çünkü.
Bu ne biçim bir kafa ki İstiklal Marşında geçen kelimeler avında. Bu ne biçim bir kafa ki inananların inandıklarına kinlenip hırsını cahili olduğu hafızasından tarihinden çıkarıyor.
Karşınıza biri çıkıp bunları yüzünüze söylediğinde naylon çoraptan daha hızlı kaçıyorsunuz.
Sizin sıçrattıklarınız bizim temizliğinden emin olduğumuz yerlere isabet edemez bunu biliyoruz lakin yorulmuyorsunuz da.
Öyle işte, zihniyetinizin manzarası “ Rutubetle gargara” arasında.