Küçük kız Narin, kayıplara karıştı biranda. Jandarma, emniyet, AFAD günlerce aradı, pes etmedi ve sonunda da ölü bedenini buldular. Aile içinde işlenmiş bir cinayet. Sebebi araştırılıyor. Tahkikat devam ediyor. Ailenin 24 kişisi tutuklandı. Cumhurbaşkanı, en yetkili kişi olarak bunun hesabını soracaklarını söyledi. Fakat bütün bunlar yetmiyor.
Demokratik toplumlarda miting, gösteri, açıklama, tepkiler en doğal haklar. Fakat yapılanlar bunun ötesinde. Siyasi çevrelerde ve sosyal medyada verilen tepkiler epeyce kışkırtıcı. Narin'in üzerinden korkunç bir kara propaganda üretiliyor. Vahşetin etrafından vahşet imgeleri dolaşıma sokuluyor. Önce bölgesel düzeyde. DEM, protestolar düzenliyor. Miting en demokratik hak. Ancak yapılan protestoda PKK'nın söylemi dillendiriliyor. Bir vahşeti kadın özgürlüğü etrafında seferber ediyorlar. Kadın ve özgürlük söylemleriyle Narin sömürülüyor.
Narin'in bedenini rakip gördükleri HÜDA Par ve AK Parti ile ilişkilendirerek kadına özgürlük diye bağırıyorlar. Sanki bu cinayeti işleyen bunlarmış. Büyük bir çarpıtma. Bir vekilleri çıkıp Kuran Kurslarını hedefe koyuyor. Doğuda, her yerde Kuran Kursu açıldığından dem vuruyor. "O Kuran Kurslarında ne oluyor" diye sorarak gizem üretiyor. Sanki Kuran Kurslarında kız çocukları öldürme seansları veriliyor! Çok merak ediyorsa bir gün de gidip görmeli, değil mi?
DEM, PKK'nın katlettiği, dağa kaçırdığı ve kendisine eleman devşirdiği çocuklar için tek bir cümle kurmadı, kurmuyor. Ayaz, Diyar, Eren ile ilgili hiçbir kelime duydunuz mu? Bunların hepsi PKK tarafından katledilen çocuklar. Af Örgütü bile rapor yayınladı. PYD'nin çocuk savaşçılarından bahsetti. Dağa kaçırılan çocuklarını arayan Diyarbakır Anneleri, her zaman DEM siyasetinin linçiyle karşılaşıyor. Bu anneler neyin peşinde? Dağa kaçırılan çocuklarının. Terörist yapılan, asker katletmek için hayatlarına el konulan gençler ve çocuklar.
Kürt kızlarını ailelerinden ve örflerinden kopararak özgürlük vaadiyle dağa çıkaranlar, onları terör ve ideolojilerinin kölesi yapıyorlar. Kızların özgürlüğünü çalıyorlar. Özgürlük hırsızları... Hayatlarına el koyarak onları dağlarda ölüm mangalarına katan namus düşmanları. Namusu, namussuzlukla yıkanlar.
Peki aynı DEM ve hatta CHP Diyarbakır anneleri için ne yaptı?
Hiçbir şey.
Hopa'da bir grup kadın da Narin için protesto yürüyüşü yapıyor. Tarikatlar ve cemaatler kapatılacak diye slogan atıyorlar. Laikçi patoloji, her zaman kafasında ne varsa onunla ezbere konuşuyor. Bilinçaltı, din karşıtı. Realite onun umurunda değil. O kafasındaki düşmanlarla mücadele ediyor. Narin de onlar için bir fırsat!
Sol, DEM ve laikçi siyaset, Narin etrafında dine çatıyor. Cemaatleri, Kuran Kursları ve tarikatları hedefe koyuyor. HÜDA Par ve AK Partiyi suçluyorlar. Somut hiçbir delilleri olmadan atıp tutuyorlar. Bilinç dünyalarındaki yel değirmenleriyle savaşıyorlar.
Bir cephe oluşuyor. Laikçi cephe. Orada terör, PKK, bir bölgeye tahakküm siyaseti önem taşımıyor. Yeter ki din karşıtı laikçi olalım! Kadın özgürlüğü söylemiyle seferber olan bir cephe. Bir masum kızın ölüsü üzerinden üretilen bir cephe. Peşinde oldukları tek şey ideolojileri. Hayatları ve zihinleri çatışma ve savaşla geçenler, bu defa kendilerine yeni bir bayrak bulmanın peşindeler.
Türkiye'nin önünde laikçi patoloji duvar örüyor. Beyhude bir çaba. Narin gibi en masum kızın bedenini mızraklarınızın ucuna takmanız da sizi güçlü yapmaya yetmeyecek. Türkiye yolunda yürümeye devam edecek. Hiçbir "mızrak" ya da "kılıç" burada işe yaramayacak!