Suriye’nin düşürdüğü Türk uçağında şehit olan pilotların avukatı Mehmet Katar’ın Malatya Başsavcılığı’na yaptığı suç duyurusu üzerine başlatılan soruşturmayla, MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a karşı 11 ay sonra yeni bir hamlenin başlatılması kafaları karıştırdı. Hamlenin zamanlamasına dikkat! Tam da, terör örgütüne ‘silah bıraktırmak’ amacıyla MİT-İmralı görüşmelerinin yapıldığı günlere denk gelmesi manidar...
Türkiye’nin ‘terör’ gibi acı bir gerçeği var. Dolayısıyla, 2013’ün başladığı şu günlerde önümüzdeki en kritik sorunlardan birisi terör ve Kürt sorunu. Hemen herkes biliyor ki, Türkiye’nin kalkınmış ülkeler ligine yükselmesini durduracak ve bölgesinde daha güçlü bir şekilde inisiyatif almasını engelleyecek tek güç terör örgütüdür.
İşte Başbakan Tayyip Erdoğan, 2012’nin son günlerinde gerek televizyon kanallarına verdiği mülakatlarda gerekse Urfa’da yaptığı konuşmalarda, hem silahların bırakılması için İmralı ile ilgili görüşmeler hem de “Milli birlik ve kardeşlik” konusunda önemli mesajlar verdi.
Kısacası, 2012’yi Başbakan Erdoğan’ın “silahları bırakma”çağrısıyla kapattık. Başbakan Urfa ve ilçelerinde tam
7 konuşma yaptı ve hemen her konuşmasında, Kürt halkının yüreğine dokunarak, teröre inat
‘kardeşlik’ için beyaz sayfa açma çağrısı yaptı:
“AK Parti’nin büyük kongresinde yaptığım çağrımı buradan Şanlıurfa’dan yineliyorum: Gelin, bir beyaz sayfa açalım. Mevcut sorunların üzerine birlikte gidelim, sorunları birlikte çözelim. Buradan hem bölge insanına hem de o malum partiye çok açık bir çağrıda bulunuyorum. Artık şiddet sussun, artık terör örgütü elini tetikten çeksin, silahları gömsün. Demokrasi bir araç olsun, Meclis bir çatı olsun.”
***
Türkiye’nin önündeki ‘yol haritası’ bellidir. Yani, demokratik haklar ve özgürlüklerden taviz vermeden ‘silahların gömülmesidir...’
Evet, bu böyledir ama terörsüz bir Türkiye’yi tutmanın mümkün olmadığını bilen mahfiller de, ‘silahların gömülmesini’ durdurmanın telaşına kapılmışlardır.
Mesela, Suriye tarafından düşürülen Türk jetinde şehit olan pilotlarla ilgili Özel yetkili Malatya savcılığının başlattığı soruşturma kapsamında MİT Başkanı Hakan Fidan’ın yeniden hedefe oturtulmasını nasıl izah edeceğiz?
Daha da önemlisi, 2 Ocak Çarşamba günü yayınlanan haberden üç gün önce Ergenekon davasından tutuklu olan Doğu Perinçek’in İşçi Partisi’nin yayın organı Aydınlık Gazetesi’nde aynı haberin yer alması son derece manidardır. Daha henüz kimsenin ayrıntılarına vakıf olmadığı bir dosya hakkında, Perinçek’in gazetesi nasıl oluyor da bu kadar ayrıntılı bilgilere ulaşabiliyor? Doğrusu, nasıl bir organizasyonla karşı karşıyayız çözmek mümkün değil...
Öylesine karmaşık bir ilişkiler ağı ki, soru işaretleri giderek çoğalıyor.
Mesela, Suriye’de düşürülen Türk jetine alçak irtifada uçuş talimatını MİT’in verdiği iddia ediliyor. Yani, Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nı MİT mi yönetiyor?
Soruşturmaya MİT ile İmralı arasında PKK’ya silah bıraktırmak için görüşmelerin başladığı günlere denk gelmesi sadece bir tesadüf mü?
Açıkçası, kimler nasıl bir hesap peşindedir çok merak ediyoruz. Malum, Hakan Fidan MİT Başkanlığı koltuğuna oturur oturmaz ilk tepki MOSSAD’tan gelmişti...
Kimin ne hesabı vardır bilemeyiz, ama bildiğimiz bir şey var. Eğer, Türkiye’deki bütün siyasi aktörler ve sivil toplum oluşumları hep birlikte ellerimizi taşın altına koyarak kanın durması konusunda ortak adım atmazsak, Batı’da da Doğu’da da analar ağlamaya devam edecektir bunu unutmayalım.