Türkiye’nin gündemi yoğun. Bir yanda iç siyasette yaşanan çalkantılar, diğer yanda Suriye ve Kıbrıs gibi konular Mısır ile yaşadığımız gerginliğe, onun da ötesinde Mısır’ın içinden geçtiği ağır krize eğilmemize müsaade etmiyor. Yolsuzluk iddiaları, ifade özgürlüğünü kısıtlayıcı nitelikteki internet düzenlemeleri, gündeme ayarlı demokratikleşme paketleri tartışılırken Mısır doğal olarak kimsenin aklına gelmiyor.
AB’den tepkiler, gazeteciler hakkında dinleme kayıtları varken Mısır’da olan bitenler gazetelerin dünya sayfalarında dahi yer bulmakta zorlanıyor. Şimdi herkesin ilgisi seçimler, “paralel devlet”, ortaya çıkan ve çıkacak kasetlerde. Ama yine de Mısır’ı unutmamamız gerekiyor. Sadece iktidar olarak değil bir ülke olarak da dünya siyaset sahnesinde zemin kaybetmek istemiyorsak, içimizdeki sorunları tartışırken dışımızdaki sorunları ihmal edemeyiz, etmemeliyiz.
***
Bilindiği gibi Mısır ile Türkiye arasındaki siyasi ilişkiler uzun yıllar olmadığı kadar gergin. 23 Kasım’da Türkiye’nin darbe eleştirilerinden yılan ve Türkiye üstünden dünyaya mesaj vermek isteyen Mısır yönetimi sürpriz bir kararla diplomatik ilişkilerin düzeyini düşürdü. Türkiye’den Kahire’deki büyükelçisini geri çekmesini istedi.
Evet, ticaret ve ulaşım şimdiye değin siyasi gerginlikten çok fazla etkilenmedi. Port Said ve İskenderiye hatları açık, Türkiye Körfez bölgesine yönelik ticaretini büyük ölçüde Mısır üstünden gerçekleştiriyor. 5 milyar dolara yaklaşan ticaret hacminde de kayda değer bir düşüş gözlemlenmiyor. Ancak ticaretin ve ulaşımın siyasetten şimdilik etkilenmemiş olması, bundan sonra da etkilenmeyeceği anlamına gelmiyor.
Özellikle limanlar konusunda zaman zaman Mısır’dan huzursuz edici açıklamalar geliyor. Ayrıca Mısır kendi içinde de ciddi sıkıntılar yaşıyor. Sokak gösterileri devam ediyor, insan hakları sürekli ihlal ediliyor. Sina’da El Kaide bağlantılı örgütler şiddetin dozunu giderek arttıran eylemler gerçekleştiriyor. Böyle giderse Mısır çok ciddi bir kaosa sürüklenecek, Ortadoğu’yu etkileyen istikrarsızlığın en ağır parçası olacak.
Üstelik 3 Temmuz darbesinin kahramanı Genelkurmay Başkanı Sisi’nin Nisan ayında yapılması düşünülen cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olması da istikrarsızlığa istikrarsızlık katacağa benziyor. Mısır tüm dünyanın gözü önünde Suriyeleşmeye doğru ilerliyor.
Amerika büyük ölçüde kayıtsız. Askeri yardımları askıya aldı ama aldığına da sanki bin pişman. Avrupa deseniz ilgisiz. İsrail biraz kaygılı, fakat belli ki Mısır askerinin yaptırım gücüne güveniyor. Ülkeyi Camp David üstünden okuyor. Rusya krizden ne kopartırım derdinde, etkisini arttırmaya çalışıyor. Suudiler ise tehdit olarak gördükleri Müslüman Kardeşler’den kurtulmanın keyfini çıkartıyor.
Oysa Mısır’ın istikrarı sağlanmazsa gelişmelerden hepsi ciddi şekilde etkilenecek, kısa dönemli çıkarları uzun dönemli yükleri haline dönüşecek. Yine de hiçbiri Mısır’da istikrarın sağlanması, temel parametrelerin yerli yerine oturması için adım atmayacak. Çünkü şimdilik hepsinin tuzu kuru, statükonun sürebileceğine ve sürmesinin kendi menfaatlerine olduğuna inanıyorlar.
***
Türkiye’ninse kısa dönemde de kaybedecekleri var, uzun dönemde de. İstikrarsızlıktan da etkilenecek, ticaretinin kesilmesinden de, körfez bölgesine açılan kapının kapanmasından da. Türkiye’nin Mısır’la olan ilişkilerini bu ülkenin bölge siyasetindeki ağırlığından yararlanmak amacıyla da normalleştirmesi gerekiyor.
Tüm bu ve benzeri nedenler yüzden Mısır’daki temel parametrelerin yerli yerine oturması için Türkiye’nin inisiyatif alması en makul olanı. İsterse Türkiye yanına Finlandiya, İsveç gibi ülkeleri alarak Müslüman Kardeşler üstündeki etkisini kullanabilir ve Müslüman Kardeşlerin rejimle yapacakları muhtemel pazarlıkta kolaylaştırıcı rolü oynayabilir.
Eğer Türkiye öncülüğünde gerçekleşecek böylesi bir arabuluculuk çabası tarafların uzlaşmasıyla sonuçlanırsa, 3 Temmuz 2013 öncesine dönüş olmazsa dahi Mısır istikrara kavuşur, daha fazla kan dökülmez, Müslüman Kardeşler üstündeki baskı hafifler, Mursi hapisten çıkar. Ankara da Kahire’yle olan ilişkilerini normalleştirme imkanı bulunur.
Peki Türkiye bunu yapabilir mi? Bence en azından deneyebilir...