Mısır genel seçimlerini küçük bir farkla kazanan Müslüman Kardeşler sonuçları sorgulayamazdı ve diğer adaylar da büyük ihtiyat gösterdiler. Fakat seçimi takip eden günlerde rahatsız edici göstergeler ortaya çıktı. Adaylardan gelen beklenmedik açıklamalar ve oluşan ilginç koalisyonlar, insanlar arasında zor ve sinir bozucu bir seçim yapmaları gerektiği hissini uyandırdı. Adaylardan biri doğrudan eski rejimle ilişkili. Diğeri ise mesajı bulanık hale gelmiş, kendisiyle çelişen ve kamuoyunun üçte birini temsil edi-yor olsa da asker ile ilişkilerinde öncelikle kendi siyasi geleceğini gözeten bir organizasyonu temsil ediyor.
Türk ve Tunus örneklerinden cesaret alan ve belki de hipnotize olan Müslüman Kardeşler, zamanının gelmiş olduğunu düşünmüş olabilir. Ama üst üste gelen, sadece organizasyon için değil tüm ülke ve ülkenin geleceği için yüksek bir bedel ödetecek stratejik ve taktik hataları ve siyasi başarısızlıkları görmezden gelmek mümkün değil. Fikir ayrılığının iç yönetimi, yeni kurulan partinin katı üyelik düzenlemeleri, gençlere açık olmaması, muhalif seslerin ihraç edilmesi, asker ile ilişkiler ve bunun gibi faktörler organizasyonun yönelimleri ve amaçları konusunda ciddi ve temel soru işaretleri yaratıyor. İlk turun sonunda, her şey Müslüman Kardeşler’in aslında farkında olmadan orduya yardım etmiş olabileceğini gösterdi. Mübarek’e verilen müebbet hapis cezası, oğullarının ve diğer suçlananların ise serbest bırakılması sembolik açıdan yorumlanmalı. Bu, Müslüman Kardeşler’in işine yaramanın çok ötesinde, SKYK’yı perde arkasındaki güçlü bir varlık olarak ortaya çıkardı. Mısır’da ortaya çıkan yeni düzende kimileri korunuyor, diğerlerinin yerleri değiştiriliyor; fakat eski rejimin uygulamalarının çoğu devam ettirilecek.
Tunus ve Türkiye örneklerinin yanında, altmış yıl muhalefet olduktan ve yeraltında kaldıktan sonra tanınma isteği, organizasyon ve parti liderlerini yanlış yönlendirmiş olsa gerek. İlk tur sonunda birinci sırada olmalarına rağmen kapana kısılmış haldeler. Acaba asker onları, ilk bakışta göründüğünden çok daha az şeffaf bir askeri-demokratik sisteme geçişi meşru kılmak için mi kullandı? Güvenilirlik açısından bedel büyük oldu. Bu şaşırtıcı olur ancak Müslüman Kardeşler, kendilerini neredeyse savunulamaz bir pozisyonda, aşması zor siyasi, sosyal ve ekonomik engellerle karşı karşıya buldular. Durumu Türkiye’nin durumundan çok uzak: Müslüman Kardeşler, Dünya Bankası ve IMF ile iş yapmaya hazır olduklarının işaretini vererek kendilerini baskın kapitalist ekonomiye entegre etmeyi tercih edebilir, fakat Mısır’ın ekonomisi Türkiye’ninkinden çok daha zayıf ve Ortadoğu’daki konumu da çok daha hassas, özellikle de İsrail-Filistin sorunu açısından.
Mısır’da durum ciddi. Ahmet Şefik iktidara geri dönerse, birçok insanın sokaklara döküleceği kesin. Ve bu sefer asker 2011’in başında oynadığı pasif izleyici rolünü oynamaktansa, seçim sandığından çıkan demokratik meşruiyeti kullanacak. Umalım ki insanlar, özellikle gençler şiddet tuzağına düşmeden aktif kalmaya devam etsinler. Mısır baharı oldukça geride kaldı; devrim henüz başlıyor veya yarıda bırakılmış olabilir. Tabii eğer en baştan beri varolduysa.
* Bu yazı STAR Gazetesi için kaleme alınmıştır.