Mısır’da ordu yönetime el koydu. Başka bir ifadeyle halkın seçtiği meşru hükümet, gayrı meşru bir yöntemle iktidardan uzaklaştırıldı.
Soru şu: Bu gerçeğin neresi anlaşılmıyor? Lafı evirip çevirenler, kıvırıp başka yere çekmeye çalışanlar, önce bir ilke üzerinde anlaşalım.
Bu bir darbedir. Hukuk dışı, insanlık dışı, utanç verici ve aşağılık bir eylemdir. Buna destek vermek, sessiz kalmak yahut sözü eğip büküp ‘Ama İhvan şunu yapamadı, Mursi’nin hataları şunlardı’ diye başlayan her cümle bu utanca ortak olmaktır.
Yıllar yılı oturduğu koltuğu ancak tabutla terk eden liderlerin iktidarda olduğu, Kraliyet’in zihinsel ve entelektüel anlamda neredeyse tüm devlet kurumlarını kendi zihniyle inşa ettiği ya da etkilediği bir ülkede, halkın seçtiği bir iktidara kolayca geçit verilmeyeceği elbette malumdu.
Ama bunu böyle etekleri zil çalarcasına olup biteni ‘Gördünüz mü
İhvan tecrübesi başarısız oldu. Siyasal İslam bitti’ gibi darbeye dolaylı güzelleme yapanları da, ‘Mısır’da olup bitenden Tayyip Erdoğan ders çıkarmalı’ diyenleri de bir kenara not etmekte yarar var.
***
Bunlar demokrasiyi kendi sınıfsal çıkarlarına, uluslararası sistemin
kodlarına göre tarif eden; bunları reddeden her iktidarı, bir şekilde tasfiye etmenin peşine düşen uzmanları, yazarları da not edelim.
Bunlar İslam’a ve Müslümanlara olan öfkelerini, onları dereyi geçinceye kadar gizleyen, ancak bu coğrafyanın gerçek dinamikleri öne çıkınca parmaklarını ısırmayı bırakıp kinlerini kusanlardır.
Hiç kimsenin kuşkusu olmasın.
İhvan kaybetmedi, bu yürüyüş devam edecektir. Üstelik eğer süreci doğru yönetebilirse, kesinlikle daha da güçlü çıkacaktır. Bu arada darbe açıklaması yapılırken, onların etrafında oturanlar da tarihin utanç hanesine yazılacaktır.
O kareyi destekleyen Suudi
parmağını unutmadan elbette. Başından itibaren İhvan iktidarından ve bu etkinin Suriye’den Körfez’e kadar ulaşmasından endişe duyan malum yapı, Mursi’nin ayağını kaydırmak için elinden geleni yaptı. Nihayet bu utancını darbe koalisyonunun parçası olarak tarihe yazdırdı.
Böylece kimin Suriye’de değişime direndiği, hangi ittifakın bu konuda tezgah peşinde koştuğu bir kez daha ortaya çıktı.
Türkiye’ye Mısır’da olup bitenler üzerinden akıl verenler, bu tezgahın bir parçası olarak dün Gezi operasyonunun, bugün darbe oyununun parçası olmaktan çekinmiyorlar.
Kimin nerede durduğu hiç bu kadar net biçimde ortaya çıkmamıştı.
***
Onlara verilecek en güzel cevap, aşağıdaki dizelerde. İhvan’a, gayrı meşru güçler tarafından Mısır’da tutuklanan, baskı altında tutulan, Rabiatü-l Adeviyye meydanında direnen herkese selam olsun...
‘Kardeşim sen prangalara vurulsan da özgürsün/Sen Allah’a bağlandığın zaman/Sana kölelerin tuzağı ne zarar verebilir ki.
Kardeşim karanlığın ordularını kökten sileceksin/Ve bununla yeryüzünde bir fecr doğacak/Sen ruhunu fecrin doğuşuna teslim et/O zaman fecrin bizi uzaktan karşıladığını göreceksin.”