Karşı devrimciler en aşağılık yöntemlere başvurarak halkoyuyla gelen İslamcı yöneticileri tasfiye etmeye çalışıyorlar.
Mısır’da futbol kavgası gibi bahanelerle sokakları ateşe verenlerle Tunus’ta laik siyasetçi Şükrü Bileyd’i öldürerek toplumsal kaosu tetikleyenler aynı amaca hizmet ediyor: Batı uşağı diktatörlüğün ihyası.
Mısır’ın İhvan-ı Müslimin (Müslüman Kardeşler) kökenli cumhurbaşkanı Muhammed Mursi “yeni firavun”muş!... ‘Bir an evvel seçime gidip doğru dürüst bir meclis oluşturalım, ne yapacaksak o meclisle yapalım’ diyen firavun mu olur?
Tunus’ta iktidarda bulunan İslamcı Nahda hareketi, keskin bir muhalifi olan Şükrü Bileyd’i öldürterek ülkeyi karıştırmış!... Nahda lideri Gannuşi’nin dediği gibi “Birinin, üzerinde oturduğu zemini bombayla havaya uçurması mantıklı mıdır?”
Mısır’da demokratik yöntemlerle iktidara gelen ve birkaç ay sonra yapılması planlanan seçimlerin favorisi olan İslamcıların diktatörlüğe tevessül ederek kendi ayaklarına kurşun sıkabileceklerine inanmak için aklımızı peynir ekmekle yemiş olmamız gerekir.
***
Halk desteğine sahip olan ve bu desteğin devamı için toplumsal huzur ve refah yolunda ilerlemeye elverişli bir ortama ihtiyaç duyan Nahda’nın, Tunus’u karıştıracak siyasi cinayetler işleyebileceğine inanmak için de öyle.
Devrimlerimizin maruz kaldığı bu komplolar, devrimlerimizin gerçekten devrim olduğunu, uluslararası sistem lortlarının ve onların bu topraklardaki yerli işbirlikçilerinin düzenini bozduğunu açıkça ortaya koyuyor.
Düzenlerini ihya etmek için ellerinden geleni yapıyorlar, fakat yaptıkları şeyler artık geri çekilen bir ordunun son top atışları olmaktan öteye geçmeyecektir.
Firavun düzeni topu atıyor, evet.
Kısa vadede irili ufaklı mevziler kazansa da, şişeden bir kere çıkmış olan cin onları çarpmaya devam edip er veya geç etkisiz hale getirecektir inşaallah.
“Niye hemen olmuyor?” diye yeise düşmeyeceğiz!
Allahu ma’assabirîn - Allah sabredenlerle beraberdir.
Mısırlı bir kardeşimizin dediği gibi: “Türkiye, tek parti diktatörlüğünün kalıntılarından kurtulmak için 60 senedir uğraşıyor. Müsaade edin, biz de üç-beş sene uğraşalım.”