Avrupa Birliği’nin Türkiye’deki imajı su almaya devam ediyor. Üyelik müzakereleri ve vizesiz serbest dolaşım konusunda nazlanan AB’ye, Türkiye kamuoyundaki ilgi giderek azalıyor.
Mısır darbesine yönelik Brüksel’den gelen daha doğrusu gelmeyen tepkiler, bardağı taşıran son damla oldu.
AB, Mısır dosyasında izlediği çifte standartlı tutum nedeniyle Türk kamuoyunda bir süredir devam eden itibar erozyonunu hızlandırdı.
Gazze’ye yönelik İsrail saldırısı sırasında da aynı diplomatik yalpalama yaşanmıştı. Avrupa Birliği, dış politikada kişilik kazanamadığını Mısır’da yaşanan darbeyle bir kez daha göstermiş oldu.
Bir general, bir darbe bildirisi, çevresi tanklarda sarılmış bir cumhurbaşkanlığı sarayı ve tutuklanan bir seçilmiş cumhurbaşkanı... Daha ne olsun? Darbe tanımı için herşey varken, darbe dememekte direnen bir uluslararası kamuoyu olduğu için, uluslararası ilişkiler literatürünün hatırı sayılır illüzyonlarından birisine tanıklık ettik.
AB dış politika ve savunma yüksek temsilcisi Catherine Ashton hafta içinde Kahire’deydi.
Darbe cephesiyle eksiksiz görüştü. Muhammed Mursi’yi de görmek istediğini ancak kendisine görüş izni verilmediğini bir tutuklu yakını edasıyla ifade etti.
Mursi ile görüşmek istemiş ama onun iyi olduğunu söylemiş darbeciler...
Çaresizlik edası dışında buram buram samimiyetsizlik kokan bir momentumdu Ashton’un Kahire ziyareti...
Siyasal İslam korkusuyla batılı normların nasıl bir kenara atıldığına canlı canlı tanıklık ediyoruz cümleten...
Sarkozy ve Merkel’in akıbeti
AB politikasına şekil veren iki önemli ülke Almanya ve Fransa’da Hıristiyan Demokrat liderler bu aralar pek bir sancılı. Alman başbakanı Angela Merkel, sonbahardaki seçimlere odaklanmışken, Fransa’nın 2012’de koltuğunu kaybeden lideri Nicolas Sarkozy, 2017 seçimleri için kolları sıvadı bile.
Fransa’nın sosyalist cumhurbaşkanı François Hollande’ın popülaritesi dipte. Ekonomik ve sosyal göstergeler, elini zayıflatıyor...
Dipten ilerleyen aşırı sağcı damar da Hollande’a pek yaramıyor.
Sarkozy sahneye hazırlanıyor. Sarkozy’nin dönüş planlarını, İstanbul’da bir iftar daveti sırasında sohbet etme imkanı bulduğum AB Bakanı Egemen Bağış’a sorunca yanıtı şöyle oluyor: “ Balık mı bitmiş?”
Çağrılara dönmeyen danışman
AB ile açılması planlanan “Bölgesel Politikalar” faslı Almanya’nın bir son dakika hamlesiyle suya düşmek üzereydi. Bizzat Merkel’in inisiyatifiyle engellenmeye çalışılan bu fasıl için hem dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, hem de AB Bakanı Bağış önemli girişimlerde bulundu.
AB Bakanı Bağış’ın telefon diplomasisi çerçevesinde aradığı Merkel’in danışmanı, aramalara ve mesajlara dönmedi. Cüneyt Zapsu ile kişisel dostluğu olduğu için Zapsu’dan yardım isteyen Bağış, bu yolla da Alman bürokrata ulaşamadı. Ancak yoğun diplomatik temasların ardından faslın açılması sağlanabildi...