Mısır’da askeri darbenin katliamları devam ediyor... Çarşamba günü yüzlerce kişi hayatını kaybetmişti, Cuma namazından sonra ise onlarca silahsız Mısırlı öldürüldü. Ölenlerin büyük bir kısmı başından ve göğsünden vurulmuş. Başka bir deyişle, Mısır askeri göstericilere öldürmek için ateş açıyor, yaralamak için değil.
Ordu, son derece kararlı gözüküyor... Diğer taraftan belli ki Müslüman Kardeşler de sokak üzerinden sonuç alabileceğine inanıyor ve ölümü göze alarak gösterilerine devam ediyor. Eğer bir dış müdahale olmaz ise Mısır’da Ordu daha da sertleşecektir. Bu da daha fazla katliam ve tutuklama demektir.
Mısır’da tutuklanmak ise işkenceden geçmek ile eşanlamlıdır. Sıradan suçlardan içeri girenler bile ciddi bir işkenceden geçirilebilirler. Son olaylardan sonra ise hapishanelerin ne durumda olduğunu tahmin edebilirsiniz. Resmi rakamlara göre Cuma günü binden fazla İhvan üyesi tutuklanmış ve tutuklamalar artarak sürecekmiş...
Eğer Ordu öldürerek ve tutuklamalar ile sokağı sakinleştiremezse İhvan’ın karşısına diğer siyasi grupları çıkaracaktır. Böylece İhvan diğer Mısırlılar ile çatıştırılmaya çalışılacaktır. Bu çabayı şimdiden görebiliyoruz.
Aynı bağlamda bir diğer gayret ise İhvan üyelerini şiddete zorlamak, terör örgütü gibi davranmalarını sağlayarak meşruiyetlerini ellerinden almak. Hatta darbeci yönetim Mısır’da pek çok karakolun ve kilisenin Müslüman Kardeşler’ce yakıldığını dış dünyaya duyuruyor bile. Bu noktada yakılan kiliseler çok önemli, çünkü darbeciler de biliyor ki Hıristiyanlara zarar verilmesi Batı dünyasının İhvan’a verebileceği muhtemel desteklere engel olacaktır.
Terör suçlaması
Diğer taraftan Mısır olayları Ortadoğu dengelerini de ciddi bir şekilde etkiledi. İran, gösterilerin kanlı bir şekilde bastırılmasını kınarken Suudi Arabistan, Kuveyt, BAE ve Ürdün darbeci Mısır Ordusu’nun yanında yer aldı. Hatta Suudi Arabistan Kralı AbdullahMüslüman Kardeşler’i “terörist” olmakla suçlayacak kadar ileri gitti. Abdullah tüm Araplara ve Müslümanlara yaptığı açıklamasında çok netti:
“Mısır’da nefret yanlılarınca istikrar hedef alındı. Suudi Arabistan teröre karşı savaşında Mısır’ın yanındadır. Olaylara dışarıdan müdahale edenler bilmelidir ki bu şekilde davranarak fitne ateşini körüklemektedirler ve teröre destek olmaktadırlar”.
ABD’nin önceliği İsrail
Bu açıklama da gösteriyor ki Mısır darbesinde sonra Suriye iç savaşı ile oluşan dengeler bozulmaya ve yeni saflaşmalar oluşmaya başladı. Öte yandan ABD ve Avrupa ülkeleri Mısır’a fazlaca karışmak istemiyorlar. Meydanların kanlı müdahaleler ile boşaltılmasına karşı sert açıklamalar var, ancak Batı dünyası henüz dişe dokunur bir yaptırım geliştir(e)medi. Bundan sonra geliştirmeleriyse hayli zor görünüyor. Özellikle ABD, Mısır olaylarında İsrail’in güvenliğini önemli bir öncelik sayıyor. Mısır’da İsrail’in güvenliği ise demokrasiden değil, Ordu’nun hâkimiyetinin sürmesinden geçiyor.
Rusya ise Mısır’daki gelişmeleri bir tür fırsat olarak değerlendiriyor. Suriye’de rejimi destekleyen Rusya, Mısır’da da darbeci rejime destek vererek Arap dünyasında bir tür hamiliğe soyunmak istiyor.
Gelişmelerin en çok etkilediği ülkelerden biri ise şüphesiz Türkiye. Denebilir ki Ankara, Mısır’daki olaylara verdiği sert ve net tepkide yalnız kaldı.
Türkiye’nin bu tavrı hiç şüphesiz son derece ahlaki bir davranıştı ve bu yönüyle alkışlanmayı hak ediyordu. Buna karşın Suudi Arabistan başta olmak üzere birçok Arap devletinin Mısır’da darbecileri desteklemesi bu ülkelerle ilişkilerde Türk dış politikasını da sıkıntıya sokacağa benziyor.