Millici gömleğini çıkarttığını söylediği andan itibaren Tayyip Erdoğan’ı çok eleştirdim.
Hem de bu eleştirilerimi Tayyip Erdoğan’ı destekleyen gazetelerde dillendirdim.
Çünkü ben milli olmayı, yerli olmayı hep önemsedim.
Ülkemizi yönetenlerin batılı emperyalistlere, sömürgecilere karşı milli duruş sergilemelerini istedim.
Onları emperyalistlere, sömürgecilere karşı dik durmaya, gerektiğinde kafa tutmaya davet ettim.
Emperyalistlere, sömürgecilere bağımlı bir ekonomi yerine milli, yerli üretime dayalı bir ekonomi kurmaları için onlara sürekli seslendim.
Böyle yapmayanları çok eleştirdim; onlarla çok didiştim.
Emperyalistlere, sömürgecilere karşı dik duran, kafa tutan ülke yöneticileri sevindirir beni.
Şimdilerde Tayyip Erdoğan da emperyalist ABD’ye, sömürgeci Avrupa devletlerine karşı dik duran, kafa tutan bir ülke yöneticisi değil mi?
Şimdi anlıyorum ki, Tayyip Erdoğan millici gömleğini sözde çıkarttığını söylese de özde çıkartmamış.
Millici gömleğini çıkartır gibi yapmış!
Belli ki bunu da Milli Görüşçü Başbakan Necmettin Erbakan’a, ABD yanlısı generallerin indirdiği 28 Şubat darbesinden ders çıkarttığı için yapmış.
Tayyip Erdoğan, millici gömleğini sözde değil özde çıkartsaydı eğer, emperyalistlere, sömürgecilere karşı şimdilerde olduğu gibi milli duruş sergiler miydi?
Onlara karşı dik duran, kafa tutan bir tavır gösterir miydi?
Silahtan ilaca yerli üretime dayalı milli sanayi hedefler miydi?
Millilik, yerlilik konusu yanında, bencillik değil toplumculuk anlayışına sahip olmak da benim için çok önemli.
Çünkü ben, kendinden başkasını düşünmeyen bencil anlayışa hep karşı çıkıp toplumculuğu savundum.
Toplumda paylaşma, yardımlaşma, dayanışma duygusunu yaygınlaştıracak Yeryüzü Sofraları, Yeryüzü Sağlıkçıları, Yeryüzü Evleri, Merhamet Hareketi gibi birçok oluşumun, kuruluşun öncüsü oldum.
“Altta kalanın canı çıksın; paran yoksa öl” anlayışını yerden yere vurdum.
Bu anlayışı savunan vahşi kapitalizme karşı durdum.
Bakıyorum şimdi Tayyip Erdoğan da bu anlayışa karşı çıkan konuşmalar yapıyor.
Mesela “Dünyanın yüzde 1’inin geliri yüzde 99’unun gelirine eşit; dünyanın yüzde 99’u bu yüzde 1 için çalışıyor. Böyle adaletsizlik olmaz” diyor.
Mesela “Zenginler kazançlarının ihtiyaçtan fazlasını infak etmeli; yoksullarla paylaşmalı” diyor.
Mesela “Asıl zenginlik mal mülk zenginliği değil, gönüllerdeki zenginliktir” diyor.
Mesela “Beş yıldızlı otellerde pahalı iftar sofraları kurmayın; yoksulları da düşünün” diyor.
Ondan bunları duymak beni sevindiriyor.
Benim gibi emperyalizme, vahşi kapitalizme karşı olan, toplumcu olan herkesi de sevindirmesi gerekiyor.