Futbolumuzun teşhisten çok tedaviye ihtiyaç duyduğunu belirten Milli Takım patronu Fatih Terim “Bize değişiklik değil, devrim lazım” demiş ve kolları sıvamıştı. Önce gerçeği vurgulayalım; sezon sonu kampları zordur. Buna rağmen Terim tecrübesiyle oyuncularını çok iyi motive etmiş, işlerini ciddiye almalarını sağlamış. Kosova’dan sonra İrlanda maçında da gördük ki bu başarılmış. Devrimden esintiler var mı? Kısa bir analiz yapalım.
Oyuncularımız birbirlerini yeterince tanımıyor. Sahada neler yapabileceklerini, bireysel ve takım performansıyla verilen taktiği ne kadar uygulayabileceklerinin ölçüsünü bilmiyorlar. Bir oyun planı var mı, onu da izleyenler henüz analiz edemiyor. Kısacası; oyuncular henüz uyum içinde olmadıklarından takım oyunu oynayamıyorlar. Bu yüzden bireysel yetenekler ön plana çıkıyor. Bireysellik ön plana çıkınca da oyun kurgusu bozuluyor. Bunda biraz da yeni kurulan Milli Takım’da kendini gösterebilme çabası olduğu gözleniyor.
Fizik olarak iyiyiz, çabukluk konusunda da gelişmeler var. Kazanılan iki maç var ama savunmamızın bunaldığını, çizgiden çıkardıklarımızı da unutmadan yolumuza devam etmeliyiz. Terim’in oyun felsefesi ‘Oyunun kontrolü bizde olsun.’ Nasıl olacak! Adapte olduk mu. Hayır! Sabırlı olmak gerek.
Caner ve Gökhan Gönül. İki tecrübeli isim. ‘Hücum defanstan başlar’ kuralının en iyi uygulayıcıları, ama savunma görevlerini de unutmamalılar.
Onur Kıvrak gibi bir kaleciye sahip olduğumuz için şanslıyız. Yetenekleri ve takıma katkıları mükemmel.
Hakan Çalhanoğlu kadroyu çok zorlar, Ahmet İlhan üzerinde durulması gereken bir isim. Bilal Kısa tecrübesiyle ve bireysel yetenekleriyle güvenilir bir isim. Yaşı handikapı. Gençlere güvenmek güzel, onlarının yolunu açmak, cesaretlendirmek de Terim gibi bir ustanın işi. Mesajı açık; daima hazır olun, gözüm üzerinizde. Ozan Tufan, İshak Doğan, Adem Büyük, Oğuzhan Özyakup gibi yetenekli gençlerimiz de sırada. Ozan Tufan’a bayıldım. İdeal yeteneklerin sahibi, çok soğukkanlı ve sıra dışı bir özgüvene sahip. Terim yapacağı devrimle genç isimler arasında rekabetin dozunu ayarlar, kadroyu da hakkaniyetli bir şekilde belirlerse forma kapma yarışı takıma yarar. Daha; Arda, Burak, Umut, Semih Kaya ve Mehmet Topal gibi isimler de var. Kadromuz genç ve geniş.
Değişimi gördük ama devrimden haber var mı? Henüz yok ama umutluyuz... Bazı gençlerden çok umutlu olan Fatih Terim de “Artık oyuncu ihraç etmeliyiz” diyor. Haklı. Ama nasıl? Sırf milli takımdaki bir uygulamayla ihracat olur mu? Bu konuda biraz kıpırtı görürsek devrimden esintiler başladı diyebiliriz.
Kampın ABD ayağında Honduras ve ardından Dünya Kupası’na gidecek olan ABD ile oynayacağız. Üzüntüm, dünkü Amerika’nın olduğu Brezilya’da Türkiye’nin olmaması! Of ki ne of! Eylül’de Avrupa Şampiyonası elemeleri başlıyor. Ama ben devrim yine kendi çocuklarını yiyecek diye korkuyorum.