Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın seçimin yaklaşık sonuçları belli olduktan sonra yaptığı balkon konuşması bir siyasi olgunluk, tevazu, milletin iradesine güven duyan ve her zamanki gibi yine millete güven veren bir içerikteydi. Tabii ki ertesi gün erken saatlerden itibaren AK Parti cenahında doğal olarak bir üzüntü yaşandı. YSK Başkanı'nın açıklaması kesin sonuçları ifade etmese de, açılan sandıklardan Ekrem İmamoğlu'nun çok az bir farkla önde olduğunu söylüyordu. Sonra işin rengi değişmeye ve pis kokular gelmeye başladı. Bu sefer çöpten çıkan boş pusulalar, filigransız zarflar gibi zorlama itiraz gerekçeleri değil düpedüz tutanakların YSK sistemine geçişinde yaşanmış bazı tuhaflıklar vardı. Binali beyin oylarının çok sayıda sandıkta 0 ya da 1 olarak gözükmesi ise kuşkuyu daha da büyüttü. Çünkü aynı sandıklarda ilçe ve il meclisinde AK Parti'nin misal 200 oyu varken Binali beye sade 1 oy çıkmış olması hayatın olağan akışına ters bir durum oluşturuyordu. AK Parti bu durumun açıklığa kavuşturulması adına itiraz hakkını kullandı.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'in ifade ettiği gibi itiraz mekanizması da seçim sürecinin doğal bir parçasıdır. Nihai kararı yine YSK verecektir ve bu kararı herkesin olgunlukla kabullenmesi gerekir.
Burada partilerin tek motivasyonu kendi iktidarlarını korumak olmamalıdır, peşine düşmeleri gereken asıl şey halkın iradesidir. İnsanlar tüm seçim yorgunluğuna rağmen yüzde 84 gibi yüksek bir oranda oy kullanmışlarsa onların iradesinin tecellisi için tüm partilerin aynı hassasiyeti göstermesi gerekir.
***
Gelelim seçim sonucunun bize anlattıklarına... Ortada bir zafer varsa bile seçmenin verdiği mesajı iyi tahlil etmek iyi siyasetin gereğidir. Aksi takdirde başarısızlık mukadderdir. Cumhurbaşkanı Erdoğan seçim gecesi millete kendimizi anlatamadıysak, milletin ne dediğini anlamadıysak kabahat bizdedir yaklaşımı ile bardağın dolu tarafına sevinip boş tarafından ders çıkaracakları mesajı verdi.
***
İlk elden verilere baktığımızda Ak Parti son yerel seçime oranla oylarını artırdı, genel seçime göre de korudu. Yüzde 52'ye yakın oyla Cumhur İttifakı, yüzde 44,3 ile AK Parti yarışı açık ara önde bitirdi. Alınan belediyeler bazında baktığımızda ise AK Parti 40, CHP 20. İttifak bazında baktığımızda Cumhur İttifakı 50, Millet İttifakı HDP ile birlikte 27 belediye aldı. Yani muhalefet ve iktidar partisi arasında fark hala neredeyse iki katı. Yani bugün bir genel seçim olsa, hükümeti kuracak olan başkanı yine AK Parti belirleyecek. Muhalefetin erken seçim hevesini kursağında bırakacak bir sonuç bu. Ankara'yı almış gözükmesine, İstanbul için sonucun belirsizliğini korumasına rağmen seçmenin Türkiye'yi CHP'ye emanet etmek gibi bir niyeti yok, bu net.
***
Bu seçim, yeni sistemle girdiğimiz ilk yerel seçim oldu. Başkanlık sistemi hukuki olarak yerel seçimlerde ittifakın alt yapısını hazırlamamıştı ama il bazlı ittifaklar bu seçime damgasını vurdu. Tabii ki en önemli sonuçlar İstanbul ve Ankara'da yaşandı. CHP, Ankara'da MHP ve İyi Parti tabanından oy alabildi, aynı anda İstanbul'da HDP oldukça yüksek bir oy geçişiyle CHP'nin adayını destekledi. Bir tek bu bile 31 Mart seçimlerini tarihi kılmaya yeter. PKK'nın elebaşlarının Kandil'den çağrı yaptığı, firari FETÖ'cülerin Pensilvanya'dan muhalefet için oy istediği, 15 Temmuz gecesi darbecileri kadeh kaldırarak alkışlayanların aday olduğu bir seçimde CHP'nin yıkım stratejisi işe yaradı. Bence bu seçimin, üzerinde düşünülmesi ve AK Parti'nin yeni bir strateji geliştirmesi gereken sonucu budur.