Şu dakika itibarıyla sandıkların yüzde 97’si açılmış durumda. AK Parti 7 Haziran seçimlerinden beş ay sonra girdiği ilk seçimden yeniden tek başına iktidar olarak çıktı. Bu sonuçlar itibarıyla mecliste yine dört parti var. Ancak milletvekili dağılımı ciddi olarak değişmiş durumda.
Rakamlar çok az da olsa değişebilir. Ancak AK Parti’nin 2011 genel seçimlerindeki havayı ve rakamları yeniden yakaladığı ve 7 Haziran’da MHP ve HDP’ye giden oylarının önemli bölümünü geri aldığı çok net olarak görünüyor. Fakat bir gerçeğin altını çizmeden geçmeyelim. Seçmenin terazisi bu kez kelimenin tam anlamıyla ince ayarın ötesine geçti ve Türkiye’nin önünü yeniden açan bir yol haritası çıkardı.
AK Parti beklentilerin hayli üzerinde bir oyla tek başına iktidar imkanını yakaladı. 7 Haziran seçimlerinin oluşturduğu hava, AK Parti açısından yeniden böyle bir yükselişin mümkün olmadığı yönünde bir beklenti oluşturmuştu. Geçen beş ayın sonucunda seçmen, gerek olup biteni, gerekse yakın geleceği değerlendirerek yeniden tek başına iktidar tercihini işaretledi.
HDP’nin barajı çok az farkla aşması ne anlama geliyor? Artık baraj sorunu olmayan bir siyasi parti olarak yoluna devam edeceğini mi? Buna evet demek hayli zor. HDP’yi bir proje dahilinde AK Parti’yi iktidar dışında tutmanın aracı olarak kullananlar, dindar ve muhafazakar olarak tanımlanan Kürt oylarının tekrar AK Parti’ye dönmesine engel olamamış görünüyor. Burada Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın güneydoğu ağırlıklı kanaat önderleriyle yaptığı temasları bir kenara not etmekte yarar var. Diğer yandan kuvvetle muhtemel CHP’ye ait olan birkaç puanın HDP’de kalması bu partiyi barajın üzerinde tuttu.
HDP’nin baraj altında ya da az farkla üzerinde olacağına dair tahminde bulunmuştum. Tablo bunu doğruluyor. Ancak çıkan sonuç üzerinden şunu söylemek daha doğru görünüyor. Bu siyasi partinin barajı aşarak parlamentoda bulunması, her bakımdan rahatlatıcı ve eğer sakin bir yol haritası çizilirse sorunların yönetilmesinde önemli katkılar sağlayabilir. Ancak kendisini toplumun değil, örgütün partisi olarak gördüğü sürece bu ne kadar mümkün olur? İşte bunun cevabı yine bizzat kendilerinde.
MHP, gerek 7 Haziran seçim sürecinde, gerekse seçim sonrasında izlediği politikalarla, özellikle belli bölgelerde ciddi oy kayıplarına uğramış görünüyor. Devlet Bahçeli, kendi ilinde bile AK Parti’nin gerisinde kalırken, uzlaşmaya dönük her türlü çağrıya hayır cevabı vermesinin bedelini ödedi. Şimdi oy olarak önünde olsa bile, milletvekili sayısı itibarıyla HDP’nin gerisinde kalmış durumda.
Bu seçim sonuçlarını uzun uzun tartışacak Türkiye. Kuşkusuz yeni dönemin merak edilen soruları, bunlardan ibaret değil. Şimdi özellikle AK Parti’nin yoluna nasıl devam edeceği, siyasi dengeler kurulurken nelerin dikkate alınacağı üzerinde bir gündem yoğunlaşacak.
AK Parti’nin tartışmasız galip çıktığı bir seçimin ardından, hızla Türkiye’nin asıl gündemine dönmek ve yakıcı sorunlar üzerine adımlar atacak bir dizi hamle başlatmak gerekiyor. Seçim sonuçları ne olursa olsun, Türkiye bu sorunları en azından hafifletmezse yoluna devam etmesi kolay olmayacak. Millet, eğer bu sorunların çözümü ve kalıcı bir istikrar için gereken tek başına iktidarsa, işte buyrun dedi.
Söz yeniden siyasette.