Üzerlerine serinlik çöktü, içlerini kemiren "acaba" ile başlayan soru vücudlarındaki tüm hücrelerde tekrar dolaşmaya başladı. Huzursuzlar, panik içerisindeler. Gece mezarlıktan geçerken korkudan ıslık çalan adam misali yaygara yaparak içlerini yakan, beyinlerini kemiren "acaba" ile başlayan soruyu bastırmaya çalışıyorlar. Bizler de sanıyoruz ki, çıkardıkları gürültüyle bizim sesimizi bastırmaya çabalıyorlar. Aslında savaşları bizimle değil içlerindeki "acaba" ile. Çıkardıkları yaygarayla da bize "Yıkılmadık ayaktayız" mesajını verme çabasındalar. Lâkin yıkıldılar!
Yıkıldılar, çünkü körü körüne Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığında birleşenler Erdoğan'ın istediğini yaptı. Başkan Erdoğan'ın her seçimde "Karşıma çık, kaçma" dediği Kemal Kılıçdaroğlu'nu Cumhurbaşkanı adayı yaptılar. Kör düşmanlıkta birleşenlerdeki körleşmenin derecesini görebiliyor musunuz, düşman belledikleri şahsın istediğini yapıyorlar!
Çok değil 10 gün önce Saadet Partisi'nin önünde, CHP'nin başına müstehcen kaset yoluyla ataması yapılan Kemal Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanı adaylığını coşkuyla kutlayanlarda coşkudan eser kalmadı. Bu işler böyledir, hâdisenin sıcaklığı geçip serinlik çökünce "Biz ne yaptık, şimdi ne olacak, biz ne yapacağız" soruları üşüşmeye başlar.
Son bir yıldır "Aday olma" diye Kılıçdaroğlu'na yalvaranlar; kendilerine, "Biz Kılıçdaroğlu'nu aday yapacağız siz de eşek gibi gidip oyunuzu vereceksiniz" denilerek Kılıçdaroğlu'nun dayatıldığını söyleyip isyan edenler "acaba" girdabında boğulma hissiyle uykusuz geceler geçiriyorlar.
Asrın felaketi sonrası seçim ertelenebilir umudunda kapıldılar ama Başkan Erdoğan seçimin 14 Mayıs'ta yapılacağını açıklayarak umutlarını boşa çıkardı.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun aday gösterilmesine sevinenler elbette var. Sadece ve sadece CHP içindeki 2 grup Kılıçdaroğlu'nun adaylığına seviniyor. Birinci grup, Kılıçdaroğlu'nun yakın çevresi ve onun üzerinden nemalananlar. Bunlar, "Kılıçdaroğlu kazanırsa acaba bize de bir şeyler düşer mi" hesabını yapıyor. İkinci grup ise, parti içinde ekseriyeti oluşturan grup. Bunlar, 13 yıldır istikrarlı bir şekilde seçimlerde Erdoğan'a yenilen Kılıçdaroğlu'ndan kurtulmanın hayalini kuranlar. Kongre yapısını değiştirerek CHP'nin başkanlık koltuğuna kendine mıhlayan Kılıçdaroğlu'nu ancak bu şekilde indirebileceklerini düşünüyorlar. Bu grup Kılıçdaroğlu'nun yine kazanamayacağına emin. 14 Mayıs sonrasına hazırlanıyorlar.
Görünen o ki, bir önceki Cumhurbaşkanlığı seçiminde Kemal Kılıçdaroğlu Muharrem İnce'yi seçim meydanında nasıl yalnız bıraktıysa aynı akıbeti bu seçimde kendisi yaşayacak. Parti içinden aldığım bilgilere göre, Kılıçdaroğlu'ndan kurtulmak isteyen grup seçim çalışmalarına değil seçim sonrası Kılıçdaroğlu'nu CHP'den indirme çalışmalarına başlamış bile. Yani, Kılıçdaroğlu'nun adaylığının açıklandığı gün parti içindeki sevinç gösterileri sadece Kılıçdaroğlu'nun adaylığını kutlamaktan ibaret değil!...
Hâkeza, kör ittifakta yer alan diğer partilerin içi de kaynıyor. "Kılıçdaroğlu için mi çalışacağız" sesleri genel merkezlerin koridorlarında yankılanmaya başlamış. Bana söylenen, "Kılıçdaroğlu için mi çalışacağız" seslerinin desibel değeri oldukça yüksekmiş!
Adaylığının açıklanmasından 10 gün sonra "Kılıçdaroğlu kazanır mı acaba?" sorusu karşı cenahı kasıp kavuruyor. Kör ittifakta "Acaba" ile başlayan soru sadece bundan ibaret değil: "Acaba son anda kim hainlik yapacak", "Acaba hangi partiler Cumhurbaşkanlığı seçim çalışmalarını savsaklayacak" gibi sorular şimdiden sorulmaya başlandı. Birbirlerine karşı itimatları yok ve her ihtimale karşı da tetikteler.
Aceb ne olacak halleri, şunun şurasında iki ay kaldı, ömrü olan görür!