Devletin egemenlik sınırları içerisinde elinde silahla toplu bir halde gezeceksin. Üstüne, terör örgütü propagandası yapmaya kalkacaksın. Asayişi sağlamakla görevli gelen milletin askerine-polisine, helikopterine ateş edecek, yaralayacak, tahrip edeceksin.
Sonra da kalkıp devlet/hükümet yaklaşan Haziran 2015 seçimleri dolayısıyla, oy hesabıyla elini güçlendirmek için provokasyon yaptı, diye tezvirat yapacaksın.
Yemezler!
Bu üslubun, İzrail’den aldığı bölgenin istikrarsızlaştırılması ve Ziyonist emellere hazırlık ihalesi kapsamındaki kirli işlerinden tanıdığımız, katliam faaliyetleri gösteren terör örgütüne ait olduğunu biliyoruz!
Tek değişmez ilkesi onursuzluk, haysiyetsizlik, yalan, dolan ve kalleşlik olduğundan emin olduğumuz terör baronları rahat hareket edemedikleri demokratik ortamın devamını engellemek üzere tekrar atağa geçmişlerdir.
Varlığını; uluslararası üst sömürgen şebekelere ve teröre borçlu olan örgüt ve siyasi uzantısı, sağlanan özgürlük ortamı vesilesiyle hayat damarları kesilince yeni kalleşlik denemeleri yapmaktan kendisini bir türlü alamıyor. Cibilliyet meselesi!
Demokratik yollarla iktidara gelmiş, hizmet etmeye çalışan bir hükümetin olamazsa olmaz ilk önceliğinin huzur ortamı olduğu bilinmesine rağmen, Diyadin provokasyonu; huzura ve siyasi istikrara karşı yapılmış bir alçaklıktır.
Bu son olay, geçmişte yaşanan terör eylemleri ve terörün sürdürülebilirliğinin sağlanması adına sergilenen kumpasların en bariz örneklerindendir.
Ama bu sefer, hükümetin bizzat başlattığı, sahiplendiği, sürdürdüğü ve başta bölge halkı olmak üzere bütün ülke tarafından, bereketinin her geçen gün daha da fazla hissedildiği çözüm süreci sebebi ile önceki provokasyonlar kadar üzeri örtülü kalamamış ve deşifre olmuştur.
Ülkenin; iyiye, güzele muhalif ana örgütü CHP başta olmak üzere ve birbirinden beslenen Türkçü ve Kürtçü örgütlerin de büyük gayretlerine rağmen Ağrı/Diyadin’deki huzur tecavüzü, onlarca yıldır Kürt halkına zulmetmekten geri durmayan, terör örgütü ve severlerinin üzerinde silinemeyecek bir şekilde kalmıştır.
Son fiyasko provokasyon da gördüğümüz kadarıyla başta bölge insanı olmak üzere vatandaşlar artık bu tip kumpaslara gelmemektedir.
Yaratıcının huzurunda, omuz omuza beraber saf tuttuğu takkelinin bile ihanetini yaşamış aziz millet bir daha böyle basit kumpaslara asla gelmez.
Bu millet, son on iki yılda, yüz yıllık gelişmelerle beraber yüz yıllık büyük ihanetlerde yaşadı ve bu ihanetlere karşı bünye önemli bağışıklıklarda kazandı.
Milletin, iktidar gücünü emanet ettiği insanlarla ilgili hiçbir şüphesi yok, sonuna kadar da güveniyor. Başta Cumhurbaşkanı olmak üzere ülkenin Başbakanı ve yöneticileri gençlik yıllarından beri, milleteMüslüman’lığından sebep, Kürt’lüğünden sebep, Gayri Müslim’liğinden sebep zulmedenleri belleyerek yetişti, mücadele etti ve bu günlere geldi.
Ve bu günlere gelirken tek motivasyonları, uygulamalarda gördüğümüz gibi, bu illetlerden milleti kurtarma azmiydi!
Millet-Devlet kaynaşması ve birbirini hissetmesi Cumhuriyet tarihi boyunca hiç bu kadar coşmamıştır.
Artık, Millet Devletinden, Devlet de Milletinden Razı’dır.
Ve bu rıza, 2015 seçimleriyle de bir kere daha perçinlenecektir!