2000 yılını hatırlayanlar bilir. Her yerde bir metalik gri renkte görsellik. Her yerde “Milenyum” kelimesi ile türetilmiş reklamlar. “2000’e girer girmez uçan arabalara bineceğiz” havalarında karşılamıştık yeni yılı. Sabah kalktığımızda ise kapıda yine aynı arabalar vardı…
İşte o milenyumun bebekleri 1 yıl sonra iş hayatına girmeye hazırlanıyor. Başlıkta kravat filan dediğime bakmayın, kravat takmayı sevdikleri söylenemez.
Peki iş hayatı bu yeni jenerasyona hazır mı?
Henüz hazır olduğu söylenemez. Bu uyum süreci de hayli zorlu olacak. İşte bu yazı da bu uyum sürecini kolaylaştırmak için.
İşte 90 ve sonrası doğumlu çalışanların profili
1- Yeni jenerasyonda emir-komuta, ast-üst gibi kavramlar yok. Yani aslında gayet iyi anlıyorlar ama anlamsız buluyorlar. Öyle patronu görünce önünü ilikleyen, ayağa kalkan çalışanlar görmeyeceksiniz yeni jenerasyonda.
2- İşe bağımlı hissetmiyorlar. Kafalarına yatmadığı anda çıkıp gitmelerine şaşırmayın. Arkasını dönüp bakmıyorlar bile…
3- Özgürlük onlar için maaştan çok daha önemli. Bu jenerasyon için fazla mesai yapmalarını istemek hakaretten beter. Çünkü onlar işten sonra da çok yoğunlar.
4- Aşırı derecede sosyaller. Bazıları sanal alemde, bazıları gerçek alemde. İşi hayatlarının merkezine koymuyorlar. Akşamları iş telefonlarına bakmıyorlar. Maillere cevap vermiyorlar. Darlanıyorlar anlayacağınız böyle şeylerden.
5- Kendi fikirlerine çok güveniyorlar. Talimat almak diye bir fiil lugatlerinde yok. Onlardan ancak rica edebilirsiniz, canları isterse yaparlar. Yapmazlarsa da çok üstlerine gitmeyin, basıp giderler.
6- Motivasyon konuşmalarına, “biz bir aileyiz” konulu çalışan gazlamalarına hiç gelemiyorlar. Evet, dinliyorlar ama aynı anda twit atarak sizinle fena halde dalga geçiyorlar.
7- Daha büyük yaşlarda olanlar için önemli olan unvan ve titr yeni jenerasyon için çok önemli değil. Sadece anne-babalarını mutlu eden bir unsur olduğunun farkındalar.
8- Nasihat dinlemeyi sevmiyorlar. Anne-baba nasihati de dinlemiyorlar zaten o yüzden zorlamayın, sizi hiç dinlemezler. Hele hele özel hayatlarıyla ilgili akıl vermeye kalkmayın, tersleyebilirler.
9- Siz onlardan 20 yıl kadar daha deneyimli olabilirsiniz ama onlar sizden daha çok şey, belki de daha çok yeni şey bildiklerini düşünüyorlar. Sizin bilginizin eski ve bayat olduğuna inanıyorlar. Bunda teknolojiyi çok iyi kullanıyor olmaları önemli bir etken.
10- Şirketlerine sadakat duymuyorlar. Şirketleri onlar için mesai dışındaki vakitlerinde harcayacakları para için adeta bir sponsor. Mutualist bir ilişki olarak görüyorlar çalışan-patron ilişkisini. Kazan-kazan bittiği anda da arkalarını dönüp gidiyorlar.
Bunları artılar ya da eksiler diye nitelendirmek yerine durum tespiti olarak yazdım. Artıya da eksiye de dönüşebilir, döndürülebilir.
Ama bir gerçek var ki o da gençlerin iş hayatına, iş hayatının da gençlere ihtiyacı var.
Genç nüfusu ülke nüfusunun büyük bir kısmını teşkil eden bir ülke olarak Türkiye’de okulların gençleri iş hayatına ne kadar hazırladığı tartışılır. O yüzden her kesimin bu görevi biraz biraz üstlenmesi gerek. Çünkü gençlik büyük potansiyel, yeter ki doğru yönlendirebilelim...