MHP’de kongre sancısı yaşanıyor. Neler söylenebilir?
- Bahçeli fazla heyecanlandı öncelikle. Genel Başkan’ın değiştirilmesi ihtimaline adeta bir “Başbuğ yenilenmesi” anlamı yükledi ve “Bizim gibi bir yapıda bu nasıl olabilir?” duygusuyla hareket etti. Lidere ihanet gibi algıladı. Oysa tabii seyrine bıraksa ve her partide olabilecek bir olağanüstü kongre gibi baksaydı, rakiplere karşı kendi duruşunu savunsaydı bu, kayyım - mahkeme gerilimi olmayacaktı. Değişirse de değişecekti. Zaten 19 yıldır partinin başında bulunmaktaydı, partide bir yenilenme yolunu açması neden yadırganmalıydı? Şimdi her şeye bir komplo teorisi eşlik etmeye başladı.
- Bahçeli’nin yaşadığı komplo teorisi duygularının, medyada Ak Parti ve Başkanlık sistemi ile alakalandırılması da siyasetin yaşadığı garipliğin bir başka yansıması. “Meclis’te başkanlık getirecek bir anayasa oylaması için Ak Parti’nin ihtiyaç duyduğu 14 oy, MHP’nin hangi halinde sağlanabilir?” gibi bir soru acayip bir sorudur gerçekten. Oysa “Bahçeli’nin başında bulunduğu bir MHP’den 14 oy daha iyi çıkar” gibi bir kanaat parti bünyesinde Bahçeli’yi daha çok zora sokmaz mı?
- MHP’ye ilişkin komplo teorilerinin merkezinde “Paralel yapı operasyonu” iddiası yer alıyor. İlginçtir o da Ak Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konumuna bağlanıyor. Teorinin özeti şu: “Paralel yapı Bahçeli’yi devirecek. Yerine misal, Meral Akşener’i getirecek. Meral Akşener’in başında bulunduğu MHP’den anayasa değişikliğinde Ak Parti tasarısına asla oy çıkmayacak vs.”
Bu, ilginç bir teori hiç kuşkusuz. Bahçeli, olağanüstü kongre süreci ilk başladığında isim vermeden MHP’ye yönelik böyle bir “Paralel girişim olduğu” imasında bulundu. Acaba bu bir bilgiye mi dayanmaktaydı yoksa muhalifleri “dışarıdan, üstelik devletin mücadele ettiği bir grup tarafından güdümlü” olmakla suçlayarak parti tabanında yıpratma amacı mı gütmekteydi?
Şu anda muhalefeti yürüten dört kişi var: Meral Akşener bunlardan sadece biri. Diğer üç kişi Ümit Özdağ, Koray Aydın ve Sinan Ogan’dan oluşuyor. Henüz bunlardan hangisi öne çıkar belli değil. Acaba diğer üç isim de Paralel Yapı ile bağlantılı mı sorusu ilk akla gelen soru.
-Tabii asıl soru “Meral Akşener’in Paralel Yapı ile ilgisi var mı?” sorusudur. Kendisi bunu kabul etmiyor. Doğrusu ben de Meral Hanım’ın böyle bir aidiyeti bulunduğu kanaatinde değilim. Fethullah Gülen ile görüşmemiş midir, konuşmamış mıdır, o yapının “Cemaat” olarak bilindiği dönemlerde okullarına gitmemiş midir, destek vermemiş midir, varsa çocuğunu, torununu onların okullarına göndermemiş midir? Bunların hepsinin olması mümkündür. Ama eminim Meral Hanım’ın da bu konuda söyleyeceği bir söz vardır: Kimin bu tarz ilişkisi olmamıştır ki o yapı ile?
Ben Meral Hanım’ın diyelim MHP’nin başına geçti, “Paralel devlet Yapısı (PDY)” diye tanımlanan bir yapı ile dirsek teması kurmayı asla düşünmeyecek bir devlet hassasiyeti bulunduğuna inanırım. Kendisi İçişleri Bakanlığı yaptı. Söz gelimi öyle bir makamda Emniyet Genel Müdürü veya Emniyet İstihbarat Başkanlığı’nın Fethullah Gülen’den aldığı talimatla iş yapmasına razı olur muydu? Ben asla ihtimal vermiyorum.
- MHP söz konusu olunca bir de tabii, Kongre’de bir genel başkan ve yönetim değişikliğinin “Başarı” alanında partiye ne getireceği üzerinde durmak gerekiyor.
Bahçeli, MHP’nin başarı gösterememesi ve hele en son 1 Kasım seçimlerinde ciddi oy kaybına uğraması sebebiyle yoğun eleştiriye uğradı. Adaylar “Biz MHP’yi iktidar yaparız” diye yola çıkıyorlar.
Soru şu: Nedir MHP’nin yeni bir genel başkanla sıçrama yapma ihtimali?
Bence çok fazla değil. Hatta şu anda hiç değil!
Tayyip Erdoğan var, Ak Parti var. Her ikisinin de toplumda ciddi karşılığı var ve şu anda oralarda bir zaaf söz konusu değil. CHP’den akış olur mu, ihtimal dışı değil ama tüm bunlar çarpıcı bir sıçrama ümidi verecek nitelikte değil.
Bununla birlikte “Yeni genel başkan” demek, ne kadar olursa olsun bir yenilenme demektir. Bunun bir kıpırdanmaya zemin hazırlaması tabiidir.