Bugün 19 Haziran.
Muhalif kanadın çağrısı ile MHP olağanüstü kurultayının toplanacağı gün.
Toplanabilecek mi?
Büyük ihtimal.
Bahçeli cenahının alt mahkeme - üst mahkeme gidip gelmelerine yol açan “Yargı süreci” itirazları bitirdi, Bahçeli’nin “Yargıtay karar verirse uyarız” sözü kayda geçti, mahkeme tarafından “Çağrı heyeti” oluşturuldu, ve bugüne gelindi. Çağrı heyeti kurultayı bugün toplamakta kararlı.
Star’da, Şerife Güzel’in haberinde Bahçeli’nin son bir cümlesini okudum: “Yargıtay karar verse bile 19 Haziran bizim için yok hükmündedir.” Şaşırtıcı.
Ne dersiniz, Bahçeli’nin bu tavrı, farklı bir tarihte kurultay toplama iradesini mi yansıtıyor, yoksa her ne şekilde olursa olsun kurultay toplamamayı mı?
Sanırım algı ikincisi.
İlk çıkışta “2018’in 18 Mart’ından önce kongre yok” şeklindeydi. Sonra 10 Temmuz’a kadar gelindi.
Bahçeli, MHP’de işler böyle yürür, biz ne dersek o olur, itirazlar boşa çıkar gibi yaklaştı anlaşıldığı kadarıyla.
Ama bu defa öyle gözükmüyor.
Muhalefetin tabanda ciddi karşılığının oluştuğu çok açık. Muhalefet MHP tabanında çalışıyor ve normalde “Lider” eksenli bir duygu dünyasına sahip olan tabanda muhalefete tepki gelmiyor. Hatta aksine, farklı bir coşkuya muhatap oluyor Muhalefet.
Tabanda bir sancı olduğu o kadar açık ki, peşpeşe “Lider adaylığı” ortaya çıkıyor. Şu an sayıları 8 mi oldu, 9 mu bilmiyorum. Ama bu bile Bahçeli’nin liderliğinin tabanda savunulmadığının, hatta ciddi bir zaaf geçirdiğinin göstergesidir.
Bunu Bahçeli’nin girilen süreçteki tavırlarının da beslediğini de söylemek mümkün. Bahçeli bu süreçten ürkmüş gözüktü öncelikle. Devrilme ürküntüsü içinde. Önce süreci Yargıtay’a havale etmeyi, sonunda “Yargı karar verse bile ben bunu yaptırmam”a gelmeyi zaten başka türlü yorumlama imkanı yok. Bahçeli, muhtemelen “Taban bunlara prim vermez. Ülkücü gelenekte lider tartışılmaz” diye bakmıştır. Direnci onunla bağlantılı olabilir. Ama tabandaki hareketliliği gördükten sonra bile bu tavrı sürdürmek, “Tabanın iradesine güvenmemek” gibi bir görüntü doğuracaktı ve şu an gelinen psikolojik zemin budur.
Bugün Kurultay, genel merkeze rağmen toplanır, tüzük, “Olağanüstü kurultayda seçim yapılabilir” şeklinde değişirse, o zaman, “seçimli” bir olağanüstü kurultayın daha pimi çekilmiş olacak, o da artık genel merkezin ilan ettiği gibi 10 temmuz mu olur, başka bir tarih mi, genel başkanlık için büyük kapışma süreci başlamış olur.
Tabii, bugünkü kurultayın toplanabilmesi, Bahçeli ve beraberindeki merkez ekibi açısından büyük bir yenilgi olacaktır. Böyle bir yenilgiden sonra Bahçeli yapılacak seçimli kurultayda aday olur mu, sanırım buna gitmez sayın Bahçeli. Belki de yanılıyorumdur, ama onun moral pozisyonu buna imkan vermez gibi geliyor bana.
Bir başka ihtimal, bugüne kadarki direnişe ve muhalif adaylar hakkında disiplin kurulu süreci işletilmesine bakıldığında alternatif adayların bir şekilde biçileceği ve yine de Bahçeli’ye zemin hazırlanacağı gibi bir durum akla geliyor.
O da yapılır mı? Onun MHP tabanındaki yansıması ne olur? Acaip olur.
Bahçeli olmazsa kim olur?
Orada şu anki muhalefetin 8-9 isimden bir tek isme düşüp düşmeyeceği, bunca isim arasında kimin öne çıkacağı herhalde bugünkü kongreden sonraki günlerde ve disiplin uygulamalarının süreci etkileyip etkilememesine göre belirlenecektir.
Denebilir ki MHP rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu hareketinden sonra ilk defa böyle bir sancı yaşıyor. Bakalım doğum nasıl olacak? Ve bakalım MHP’deki gelişme genel siyasete nasıl yansıyacak?
- DAVUTOĞLU’NUN KİTABI: Uzun süredir yazmakta olduğunu bildiğimiz Medeniyetler ve Şehirler kitabı Küre Yayınları içinden çıktı. 13 haziran itibariyle çok nezih bir sunumla imzalayıp göndermişler. Hayırlı olsun, diyorum, teşekkür ediyorum. Bu bir “Davutoğlu eseri.” Derinlikli. Üç bölüm var: 1. Şehirlerle İlk Tanışmam:Mekanın İzleri. 2. Şehir tarihi yazımı ve Osmanlı Şehri. 3. Tarihin Öznesi Olarak Şehir: Medeniyetler Tarihi ve Eksen Şehirler.
Henüz okuyamadım, bakabildim, sayfalarını çevirdim. Okuyacağım, kültür adamları tarafından geniş geniş değerlendirmeleri hak ettiğine inanıyorum. Tebrik ediyorum.