Anlaşılan o ki, milli maçlar için verilen arayı sorunsuz geçirmiş olmak bile MHK Başkanı’na yaramamış. MHK Başkanı Yusuf Namoğlu ne yazık ki bulunduğu koltuğun önem ve değerini bilemiyor ve yapmış olduğu hakem atama yanlışları ile Türk futbolunu ve Süper Lig’in marka değerini sabote etmeye devam ediyor.
Oysa Namoğlu, TFF tarafından kendisine ve Türk hakemliğine sunulan imkanlar bakımından tarihin en şanslı MHK Başkanı. Hakemlerine pek çok Avrupa ülkesinden daha üst düzey maddi imkanlar sağlanmış durumda. Yine Avrupa’nın en iyi eğitmenleri ile çalışma şansına sahip. Ayrıca TFF tarafından işlerine hiç bir şekilde karışılmıyor. Kendisinden beklenilen şey ise hakemlerin doğru bir şekilde eğitilmesi, maçların en az hata ile yönetilmesi için doğru atamalar yapılması ve yeni hakemlerin yetiştirilmesi. Ancak Namoğlu kendisine sunulan tüm bu imkanlara rağmen bu işi beceremiyor, futbolumuza zarar verip güven kaybına neden oluyor. Yangına su yerine benzin sıkan acemi itfaiyeci gibi garip işler yapıyor. Geçtiğimiz hafta Beşiktaş ile Gençlerbirliği arasındaki ligin en önemli maçına Serkan Çınar’ın atanması inanılır gibi değildi. Konya-Antalya maçındaki kötü yönetiminin üstüne tam elli gündür Süper Lig’de maç alamayan bir hakem nasıl olur da birden bire lider takımın maçı ile dönüş yapar? Peki bu Serkan Çınar, Beşiktaş’ın maçında sonucu etkileyen bir hata yapsaydı hesabını kim verecekti?
Bir diğer önemli konu da yeni hakemlerin yetiştirilip üst liglerde görev yapabilecek seviyeye gelmelerinin sağlanması. Ancak MHK Başkanı Yusuf Namoğlu koltuğunu korumak için öylesine bir korku içine girmiş ki genç hakemlere güvenmiyor, birinci, ikinci ve üçüncü ligdeki hakemlerin yönetmesi gereken maçlara üst klasmanlardan hakemler göndererek genç ve yetenekli hakemlerin gelişimlerine engel oluyor. Eğer ki gelecek vadeden bir hakem kendi klasmanındaki önemli bir maçı yönetemeyecekse nasıl olacak da terfi edip daha üst klasmana çıkacak? İşte Namoğlu gibi korkak hakem yöneticileri yüzünden bu ülkede yeni hakemler de yetişmiyor.
Bir kaç kelime de geçtiğimiz hafta Antalya-Kayseri maçını yöneten bu ülkenin en deneyimli hakemlerinden Fırat Aydınus için etmek istiyorum. Yahu Fırat Aydınus kardeşim... Kulağınızda kulaklık, ağzınızda mikrofon, sahada dört hakemsiniz. Bir sarı, bir kırmızı kart göstermek için her şeyi yüzünüze gözünüze bulaştırıp dakikalarca uğraştınız. İnanıyorum ki iki yüzyıl önce duman ile haberle- şen dört tane Kızılderili yerliyi sizin yerinize koysalar, duman ile işaretleşip sizden daha çabuk ve doğru karar verirlerdi.