Gelişmeleri yakından takip edenler için elbette sürpriz değil. Irak’taki Bölgesel Kürt Yönetiminin lideri Mesut Barzani, giderek daha fazla güç kazanıyor. Özellikle Suriye’deki kritik süreçte Kürtlerin giderek daha fazla öne çıkması, Barzani’nin manevra alanını bir hayli genişletti. Bu durum, en az onlar kadar, hatta çok daha fazlasıyla Türkiye’yi ilgilendiriyor.
TBMM’deki anayasa yazım çalışmasında BDP’nin ‘tatil’e çıkmasını bir kenara not edelim. Zira bu gelişmenin, BDP’lilerin iddia ettiği gibi anayasada neyin yer alıp almayacağı ile zerre kadar ilgisi yok. Aksine BDP ve parantezinde yer aldığı güç (PKK), bölgedeki gelişmeler üzerinden yeni bir siyasi pozisyon almanın/alamamanın sancısını yaşıyor.
Sadece Türkiye’dekiler değil, yakın coğrafyamızda yaşayan tüm Kürtler için çok kritik bir dönemin arefesindeyiz. Irak Kürtleri, gerek siyasi tecrübeleri, gerek uluslararası düzeyde buldukları karşılık, gerekse Bağdat’tan hızla koparak bağımsızlık yolunda aldıkları mesafeyle en az birkaç adım önde görünüyor.
***
Suriye’nin geleceği neredeyse küresel ölçekte birinci gündem maddesi. İşte tam bu noktada ülkede yaşayan Kürtlerin nasıl bir tavır alacakları ve hangi gelecek seçeneğini işaretleyecekleri büyük önem kazanıyor.
Suriye muhalefetini temsil eden Ulusal Konsey’in başında bir Kürt var. Bu önemli bir gösterge olsa da, ülkede yaşayan Kürtlerin rejim karşısındaki tavırları şimdilik hayli parçalı.
Bu anlamda Mesut Barzani’nin önceki gün medyaya yansıyan demeci önem kazanıyor. Suriye’deki iki önemli Kürt liderle görüşmeler yapan Barzani’nin ‘Aranızdaki rekabeti bırakın, Esad rejiminin değiştirilmesi için ortak hareket edin. Birlikte hareket ederseniz size her türlü yardımı yaparım’ mesajı, kuşkusuz yerel ölçekte siyaset yapan bir liderin sınırlarını hayli aşıyor ilk bakışta.
Ancak bölgemizde son bir yılda yaşanan gelişmeler, Kürt siyasi hareketinin son 25-30 yılda elde ettiği kazanım ve tecrübelerin önünü hızla açmaya başladı. Mesut Barzani’nin temsil ettiği hareketin, genel anlamda muhafazakar-dindar diye tanımlanan Kürtler üzerinde etkili olduğu yakın bir tarihe kadar doğru sayılabilirdi. Ancak bugün Barzani’nin daha geniş bir alana hitap ettiğini, sözgelimi Suriye Kürtleri üzerindeki etkisinin giderek arttığını gözden kaçırmamak gerekiyor.
Bir not. Barzani’nin görüşme yaptığı Suriyeli Kürt liderlerden birisi PYD’nin, yani PKK’nın Suriye kolunun başındaki isim.
***
Peki ya Türkiye Kürtleri? Hayli geniş bir kesimde benzeri bir etki ya da sempatiden söz edebiliriz. PKK’nın resmi ağızdan yaptığı ‘gerici’ ya da ‘feodal’ gibi suçlamaların ötesinde, bu hareketin tabanında farklı tonlarda bir Barzani sempatisinden söz etmek yanlış olmaz.
Kuşkusuz, özellikle Irak’taki son gelişmeler, genelde Kürtlerin, özelde Barzani’nin lehine oldu. Bağdat’ta oturduğu koltuğu Türkiye’ye meydan okumak için kullanan Başbakan Nuri El Maliki’nin peş peşe gelen yanlışları, büyük Amerikan enerji şirketlerinin Kuzey Irak’a gösterdiği ilgi, Kuzey Irak ve Türkiye arasında son yıllarda üst düzeye çıkan ilişkiler, KYB lideri Celal Talabani’nin giderek taban kaybetmesi ve son olarak Suriye’de Kürtlerin ön plana çıkması gibi gelişmeler bu hareketin gücünü yerelden bölgesele taşıyan sonuçlar üretti. Biz kabul etsek de etmesek de üretmeye devam edecek.
Bölgede iddia sahibi her ülkenin gerçek gündemi, tüm bunlar üzerinden şekillenen geleceğin nasıl yönetileceği.
Peki Türkiye Kürtleri bu süreçten nasıl etkilenecek? Türkiye bu süreci nasıl yönetebilir? Bunları da yarın tartışmaya devam edelim.