Cumhuriyet Gazetesi’nin casusluktan tutuklanan genel yayın yönetmeni Can Dündar ve Ankara temsilcisi Erdem Gül’e destek için Silivri Cezaevi önünde fotoğraf çektirme ‘eylemselliği’ sürüyor.
Cumhuriyet’in dünkü nüshasında, Silivri Cezaevi önünde fotoğraf çektiren iki politikacıyla yapılmış mülâkat vardı. Mülâkat’ın içinden çıkartılan başlık dikkat çekici: “Necip Fazıl da desteklemezdi.”
Selin Olgun’un yaptığı mülâkatta konuşanlar Hüsamettin Cindoruk ve Altan Öymen. Cindoruk diyor, “Necip Fazıl yaşasaydı bugün Tayyip Erdoğan’ı desteklemezdi” diye. Cindoruk ve Öymen de diğer Batıcılar gibi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Üstad Necip Fazıl Kısakürek’ten bahsetmesinden rahatsız. Üstad’ın kime destek verip vermeyeceği tasası da bunlara düşmüş.
28 Şubat’ta cuntanın isteği üzere, kurucusu olduğu (Doğru Yol) partinin de içinde yer aldığı hükûmeti yıkmak amacıyla istifa edip yeni parti kuran Hüsamettin Cindoruk Türkiye’de demokrasi olmadığından yakınıyor. İki politikacı da Üstad Necip Fazıl Kısakürek’in demokrasi karşıtlılığının örnek alınamayacağını söylemiş!..
Cindoruk “Senelerin verdiği deneyimle devleti yönetenleri dinliyorum. Ne söylediklerini anlamak mümkün değil. Mehmet Akif ve Necip Fazıl’dan başka dayandıkları fikir örgüsü yok” diyerek yıllardır Batı’dan sufle edilmiş görüşlerle Türkiye’yi yönetmeye çalışmış bir politikacının zavallılığını itiraf etmiş. Niye anlamıyorsun? Akif ve Üstad Türkçe yazmışlardı! Şu anki yöneticiler de Akif ve Üstad’ın görüşlerini Türkçe anlatıyorlar. Güya sen de Türkçe konuşuyorsun. Sorsak “Türküm” dersin ama Türkçe yazılan ve söylenenleri anlayamıyorsun, garip değil mi!
Hakkını yemeyeyim, “Mehmet Akif ve Necip Fazıl’dan başka dayandıkları fikir örgüsü yok” tespitiyle Cindoruk mühim bir hususa parmak basmış. Bildiğim kadarıyla merhum Mehmet Akif’in ortaya koyduğu bir fikir sistemi yok. Üstad Necip Fazıl Kısakürek ise Müslüman Anadolu’nun ruh kökünden neşet eden bir dünya görüşü ortaya koydu. Başta “İdeolocya Örgüsü” adlı eseri olmak üzere, itikattan tasavvufa, edebiyattan sanata çeşitli dallarda verdiği 100’e yakın eser hep bu dünya görüşünü şekillendirmeye mâtuftu. Sayın Cumhurbaşkanı’nın Üstad’tan bahsetmesinden duyulan rahatsızlığın altında işte bu dünya görüşü yatıyor.
Altan Öymen de mezkûr mülâkatta bu rahatsızlığı dile getirmiş: “Necip Fazıl’ın Büyük Doğu hareketini anlattığı İdeolocya Örgüsü’ne bakmak lazım. “İslam inkılabı”nın ilkelerinin neler olacağını, hedeflerini anlatır orada. Bunlar içinde adalet, basın, kadın hakları açısından Necip Fazıl ne düşünüyor, oraları okumak lazım. Fazıl’ın istediği bir İslam devletidir, basın özgürlüğünü bırakın romanlar dahi sansürden geçecek o takdirde. Adalet mekanizması açısından başka, kadın hakları açısından yine başka... Yine Necip Fazıl’dan bakılırsa, nasıl bir gençlik ister Necip Fazıl? Atatürk’ün bir gençliğe hitabesi var. Necip Fazıl’ın da var. Orada “Dinine ve kinine sahip çıkan gençlik istiyorum” diyor. Bunu kısmen Tayyip Bey de alıntılamıştı. Bunlar tabii, Türkiye’de hiçbir devlet adamı tarafından söylenmemiş sözler. Tayyip Bey’in Kısakürek’in “Gençliğe Hitabe”sinden alıntı yapması onun şairliğine hayranlığından mıdır, görüşlerine inanmasından mıdır; meselenin özü burada.”
Öymen meselenin özünü, yılların tecrübesiyle güzel ortaya koymuş. Batı’dan üflenen düşüncelerle cemiyetine yabancılaşmış adamların yönettiği sistem tıkandı. Tıkanmanın tezahürü olan koku toplumu rahatsız ediyor. Tazyikli suyla da açmanın bir faydası yok. Komple sistem değişmeli!
Kendisini evliya seçme makamı gören Cindoruk’un “Geçen gün Cumhurbaşkanı Necip Fazıl’dan bir evliya çıkarmaya çalışıyordu. Necip Fazıl’dan iyi bir şair çıkarabilirsiniz ama bir evliya çıkaramazsınız” dediği Üstad Necip Fazıl’la yazımızı noktalayalım:
Ne put adam, ne ham yobaz, ne bozkurt!
Yeni nizam, yeni insan, yeni yurt!