Erdoğan düşmanları, Cumhurbaşkanını rahat bırakmama ve yıpratma adına yeni bir psikolojik harp malzemesi buldular. Haftalardır, nihayet Erdoğan’ı alt etmenin en sağlam delili ortaya çıkmış gibi heyecanlanıyorlar. Öyle ki, bu mesele köpürtüle köpürtüle; diploması vardı, yoktu üzerinden “üniversite diploması olmadığı için Cumhurbaşkanlığı geçerli değildir, o makamda oturamaz”a kadar geldiler.
HDP ile eski Yargıçlar ve Savcılar Birliği Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, Yüksek Seçim Kurulu’na başvurarak, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı seçiminde kurula sunduğu üniversite diplomasının incelenmesini istedi. YSK, yapılan başvuruları oy birliğiyle reddetti.
CHP Ankara Milletvekili Murat Emir ise Meclis’e sunduğu kanun teklifinde, cumhurbaşkanlığı için aranan nitelikler arasındaki “yükseköğrenim yapma” şartının, “ortaöğrenim” olarak değiştirilmesini talep etti. CHP’li Emir, teklifi verme gerekçesini de şöyle açıkladı: “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın daha fazla yıpranmaması ve Erdoğan’ın şahsında ülkemizin itibarının sarsılmaması için böyle bir teklif verdik.” (AK Partililerin gözleri yaşaracak!)
CHP, ülkenin seçilmiş Cumhurbaşkanı ile alay ederek mi muhalefet yapmış olacak. Sergiledikleri sadece kendi acziyetleri...
Bir de ABD’de Rıza Sarraf’ın yargılanması meselesi var. Seçmenden ümidi kalmayanların Amerikan savcılarından, diploma tartışmalarından medet umması, sadece bir muhalefet perişanlığı olarak da görülmemeli. Savcının ardındaki ABD derin devleti de görülmeli...
Terör saldırılarıyla birlikte yürütülen bir psikolojik harp bu. Bir yandan Erdoğan’a yönelik kin ve nefret çoğaltılıyor, bir yandan bombalı saldırılarla ülkenin yönetilemez hale geldiği, iktidarın terör karşısında acze düştüğü algısı pompalanıyor. Ve satır aralarına şu sıkıştırılıyor: “Paralelle mücadele edeceğiz diyerek emniyet istihbaratının en önemli elamanlarını saf dışı bırakırsanız, işte böyle istihbarat zaafı yaşarsınız.”
Bakınız Pensilvanya’dan F. Gülen güya şehitlerimiz için bir taziye mesajı yayınlıyor. Ama mesajın özü başka. Gülen aynen şöyle diyor:
“Hadiseler iç barışımızı ve ülke bütünlüğümüzü tehdit eder boyutlara ulaştı. En acısı her gün üçer beşer teröre teslim ettiğimiz evlatlarımızın şehadetinin kanıksanmaya başlanması. Halkın huzur ve barış içinde yaşadığı bir demokratik ülke olmaktan, terör ve ölümlerin rutine dönüştüğü bir Ortadoğu ülkesi olmaya doğru evrildik. Ama en kötüsü de bu gidişin, bu gidişe dur deme makamındakilerce normal kabul edilir hale gelmesi...”
Erdoğan düşmanlığı, Türkiye düşmanlığına evrilmiş biri var karşımızda. Hem bizim bir Ortadoğu ülkesi olmamızı en çok, sığındığınız ABD istiyor. Neden F. Gülen, PYD’yi terör örgütü kabul etmeyen ABD’ye tek laf etmiyor da canı boğazına gelmiş milletimizi hükümete karşı isyana teşvik ediyor?
Mesajda, masum sivillerin katili olarak PKK tel’in edilmiyor. Neden? Çünkü Gülen son seçimlerde HDP’yi desteklediği gibi PKK’yı Meclis’e taşıyacak HDP’li bir hükümet kurulması için adeta çırpındı...
Terör belası, Gezi olaylarında başlayan saldırının son hücumudur. Avrupa Birliği, ABD ve Rusya artık netice almak istiyor.
Erdoğan’ın diplomasını tartışmak basit bir muhalefet manevrası değil. Topyekûn saldırıya psikolojik harp desteği veriliyor. Almanya’nın soykırım kararı da aynı saldırının parçası... Brüksel ve Washington’un Gülen hareketine sahiplenmesi de...
Acılarımız büyük ama öyle hakikatler açığa çıkıyor ki, bu milletin muhtaç olduğu milli şuur ancak böyle ayağa kalkar.