Sözcü gazetesi yazarı Yılmaz Özdil’in “Mustafa Kemal” kitabının koleksiyon versiyonu dün saat 9’u 5 geçe 2500 TL’den satışa sunuldu. Özdil’in ifadesiyle; “Sadece 1881 adet.”
Kitap ilk dakikalarda binlerce başvuru ile tükendi.
Özdil’e, “Atatürk istismarcısı”, “Atatürkçülük tüccar”ı deyip kızabiliriz. Doğrudur, bu ticaret sayesinde laik kesimde çok popüler ve milyonlar kazanıyor.
Halkın genel gelir durumu belli. 2500 TL, asgari ücretten yüksek bir rakam. Bu paraya insanlar bir ay geçiniyor.
Demek ki bu özel baskı kitabı alanlar, halkın çoğunluğu değil, belli gelir düzeyi olan kesimler…
Bunda da şaşılacak bir durum yok. Tıpkı büyük şehirlerimizin en lüks semtlerinde yaşayanların CHP’yi tercih etmesi gibi.
Kitabın normal satış fiyatı internet üzerinden 17,5 lira ve 1,5 milyon adet satılmış durumda.
Sadece CHP’ye oy veren yüksek gelir grubu değil, laik taban da kitaba hücum ediyor. Kitabın çocuk versiyonu da yüksek satış rakamlarında.
Karşımızda görmezden gelinemeyecek bir olay var ve başka açılardan da bakmak gerekiyor.
Yılmaz Özdil gibiler, Atatürk ticaretinden çok, Atatürk üzerinden toplumu kutuplaştırmanın aktörleri… Bu arada da iyi para kazanıyorlar.
Mesele Atatürk sevgisi, Atatürk aydınlanması, Atatürk’e sahip çıkmak falan değil. Kutuplaşmada laik cepheyi tahkim ediyorlar ve ellerinde Atatürk’ü kullanmanın dışında hiçbir vasıtaları yok.
Bir zihniyet var karşımızda. Kim Yılmaz Özdil?
"Tayyip Erdoğan bir tane bira içmiş olsaydı bugün çok daha iyi bir Türkiye olurdu" diyen kişi.
Bunu söylerken duruşu ne anlatıyor?
“Hâkim zihniyet biziz” diyor. Kutuplaşmadan şikâyetçi ama bunun sebebi laikçi zihniyet değil, Erdoğan’ı ve Cumhur İttifakını destekleyen yüzde 52’nin yerli ve milli zihniyeti…
Kutuplaşma önlenmelidir diyorlar, ama buldukları çare ne?
Erdoğan’ın bira içmesi. Yani “biz değişmeyeceğiz, siz bize benzeyeceksiniz” diyorlar.
Bir zihniyet var karşımızda.
Bizler “Suriye sınırımız bizim güvenliğimiz ve bu coğrafyadaki istikbalimiz için çok önemli” diyoruz.
Onlar, “Türkiye’nin ne işi var Suriye’de, Afrin’e girilmesin, Esad’la görüşün bitsin” diyorlar…
Bizler, Müslümanlığımız milletimizin aslî karakteridir diyoruz.
Onlar “deizm, ateizm” aydınlanma için yeter, devrimlerin karşısına çıkmayı bırakın artık” diyorlar…
Cumhur İttifakına destek veren insanlar, bizler 15 Temmuz’a FETÖ’nün darbe girişimi ve ihanet diyoruz.
Yılmaz Özdil-Kılıçdaroğlu’nun temsil ettiği zihniyet ise “kontrollü darbe”, “tiyatro” diyor. Sözcü’nün yazarı Emin Çölaşan, “FETÖ, dandik terör örgütüdür, şimdi cemaati destekleme zamanı” diyor.
Bizler, ezan bu milletin ortak değeridir, milletimiz Menderes’i ezan’ı aslına döndürdüğü için çok sevdi. Demokrasi millet için olmalı, diyoruz.
Onlar, (Metin Akpınar, CHP kanalı Halk TV’de); “Adnan Menderes Ruslardan randevu aldı, ihtilal oldu. Süleyman Demirel aynı şekilde kuzeye döndüğü zaman ihtilal oldu. Bakalım darısı kimin başına" diye Erdoğan’ı işaret ediyorlar.
Bizler “eleştiri yapın ama hakaret etmeyin, kin ve nefret söylemine sarılıp düşmanlık yapmayın” diyoruz.
Onlar, Sözcü gazetesinde fal adı altında ülkenin Cumhurbaşkanı için “ÖLRECEP” diyorlar.
Bizler, “Atatürk toplumun ortak değeridir. Askerî dehadır, Cumhuriyeti kuran liderdir. Atatürk, kutuplaşmanın tarafı yapılmamalıdır” diyoruz.
Onlar Atatürk’ü peygamberimizin yerine koymaya, bir din icat etmeye kalkıyorlar. “Kâbe Arab’ın olsun, Anıtkabir bize yeter” diyorlar.
Mesele 2500 TL’ye Atatürk kitabı değil, mesele bambaşka…