31 Mart ve 23 Haziran seçiminin sonuçları bir süre tartışılacak, partiler bundan sonraki politikalarını şekillendirirken bu sonuca göre kendini konumlayacak. Tabloyu doğru okuyan gücünü pekiştirecek, yanlış okuyan zayıflayacak. Sonuçlar şüphesiz bu anlamda önemli.
Örneğin CHP, Ankara ve İstanbul’u CHP amblemli ancak sağ tandanslı siyasetçilerle kazandı. CHP, ideolojisinin esiri olmuş siyasetçilerle seçim kazanamayacağını daha önce de görmüş, 10 Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı seçiminde bu yüzden Ekmeleddin İhsanoğlu ismini öne çıkarmıştı. 2014’te kaybetse bile bu sosyolojik gerçekliğe sadık kalmasının sonuçlarını bu yerel seçimde aldı.
Bu tablo CHP’de bir dönüşümü de zorunlu kılmaktadır. İstanbul’da CHP’nin aldığı oyların 31 Mart’ta emanet, 23 Haziran’da ise tepki oyları olduğu anlaşılıyor. Yani ortada oturmuş, kalıplaşmış bir seçmen tercihi yok. 23 Haziran akşamı özellikle tabanda kendisini gösteren ideolojik refleksler emanet ve tepki oylarının kaçmasına neden olabilir. Bu anlamda CHP önümüzdeki dört yıl boyunca kabuk değiştirme sınavı verecektir.
AK Parti ise Türk siyasetinin başat aktörüdür. Türkiye’yi 17 yıldır yönetiyor. 31 Mart’ta Cumhur İttifakı ile birlikte aldığı oy yüzde 50’yi aşıyor. Bu çok partili dönemde hiçbir partinin hayata geçiremediği bir başarıdır. Bu yüzden seçim sonuçlarını AK Parti’nin nasıl okuyacağı Türk siyasetinin geleceğini şekillendirecektir. AK Parti’nin seçim sonuçlarını analiz etmek için çalışma yaptığı biliniyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan grup toplantısında yaptığı açıklamada “Milletimizin verdiği mesajları görmezden gelerek kulağımızın üstüne yatamayız” demiştir.
AK Parti’nin en büyük gücü, yarışması güç vaat ve hayalleri hayata geçirebilme, kendisini ve tabanını çağın gereksinimlerine göre dönüştürebilme becerisidir. Mevcut durumda iktidar partisi Türkiye’de rasyonel, gerçekçi proje üretme ve uygulama konusunda hala rakipsizdir. İstanbul’da da Cumhur İttifakı adayı Binali Yıldırım vaat olarak birçok projeyi ortaya koymuş ve seçmenlerden oy beklemiştir. Seçmen ilk kez güçlü proje vaatlerini ödüllendirmemiş, farklı beklentileri olduğunu ortaya koymuştur. Geldiğimiz siyasi iklimde proje ve güçlü vaatlerin seçim kazanmak için yeterli olmadığı anlaşılmaktadır.
Eşyanın tabiatıdır... Kaybettiren yöntemlerle zafer kazanılamaz. AK Parti bir sonraki seçimi kazanmak için güçlü projelerin yanı sıra aslında ne söylemesi/ne yapması gerektiğinin muhasebesini de yapacaktır.
Türkiye’nin önünde dört yıllık seçimsiz bir dönem bulunuyor. Bu Türkiye’nin meselelerine eğilmek için önemli bir fırsattır. Ekonomiyi stabilize etmek, sorunlara yapısal çözümler getirmek önde gelen gündem başlıklarıdır. Diğer öncelikli konular Doğu Akdeniz ve terörle mücadele gibi ulusal güvenlik meseleleridir. Bölge İsrail-İran gerilimiyle daha fazla istikrarsız hale getirilmeye çalışılmaktadır. Önceki gün Kudüs’te yapılan ABD-Rus-İsrail güvenlik zirvesi dikkat çekicidir. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın G-20’de vereceği mesajlar daha fazla önem kazanmıştır. Gelişmeleri izlemeye devam edeceğiz.