Öyle bir yönetim ki; Finansal Fair Play korkusundan elinde ne var ne yok satışa çıkarmış ama bunu son güne bırakmış, alacağı adamı da acemilikten alamamış!
Şampiyonlar Ligi’nde oynayacağın belli. Öyle ya da böyle alternatifli kadro kurman lazım. Adam satıyorsun ama yerlerine aldıkların, boşlukları dolduramıyor, yetersiz kalıyorsun. Sonra da maç kazanamıyor, tribünlerdeki ve televizyonları başındaki taraftarlara saç-baş yolduruyorsun...
Galatasaray, Melo’yu çok arar. Sarı-Kırmızılılar, Mersin İdmanyurdu gibi takımlara karşı evinde bu kadar çok pozisyon veriyorsa, bunun nedenlerinden biri de Melo’nun olmayışı... Alternatifsiz kadroda, Rodriguez belki iyi oyuncu ama asla Felipe Melo’nun yerini dolduracak isim değil.
Galatasaray’ın en büyük sıkıntılarından biri, en büyük silahları olan hücum oyuncuları günlerinde ya da formda değilse, çok ama çok zorlanıyor. İlerideki dörtlü; Burak, Podolski, Yasin ve Sneijder kağıt üzerinde çok etkili isimler ama bazen olmadı mı olmuyor. Mersin’in kalecisi Muammer Zülifkar dün öyle oynadı ki; Fatih Terim’in sağda solda adam aramasına gerek yok!
Alternatifsiz kadroda, Telles de gidip Carole de cezalı olunca, sol bek mecburen “çakma” Olcan Adın’a kaldı. Olcan hücumda iyi belki ama savunma yönü olmadığı için Galatasaray çok sıkıntı çekti.
Bir kadro düşünün... Dünya çapında bir yıldız olan Podolski çıkıyor, yerine “kurtarıcı” olarak Sinan Gümüş giriyor. Gerçekten de çok yetenekli olan Sinan’ın doğru zamanda oynattığına nasıl karar verdi Hamza Hoca, merak konusu. Üstelik, eski gözağrısı Umut’u da uzatmalarda sahaya sürdü. Geç mi, erken mi karar vermek güç!
Galatasaray için işler iyi gitmiyor. Sarı-Kırmızılılar, yeni sezonun başında evinde henüz maç kazanamadı. Ama hakkını da vermek lazım; çok ama çok gol kaçırdı Sarı-Kırmızılılar.
Kaleci Zülfikar ve büyük şansa sahip olan Mersin İdmanyurdu, Galatasaray’a Atletico Madrid maçı öncesi önemli bir ders verdi. Hamza ve futbolcuların, Atletico gibi Avrupa’nın en iyi takımlarından biri karşısında işi gerçekten zor.