Epey bir süre önce, kaç sene oldu tam hatırlayamıyorum, yazı arşiv düzenim çok iyi değil, aynı konuda başka bir yazı daha yazdığımı hatırlıyorum.
Konunun doğal olarak futbolle bir ilgisi yok, merkez bankacılığı söz konusu olan, ama, kanımca, merkez bankacılığı-futbol sahası, çimi analojisi meslekten iktisatçı olmayanlar için fena bir analoji, fena bir benzetme değil, bu nedenden de bu yazımda da aynı analojiyi, aynı benzetmeyi tekrarlayacağım.
Pazartesi günleri araya çok önemli başka bir konu girmez ise ekonomi yazmak istiyorum ve bu günlerde de Türki
ye’nin ekonomi dünyasının en sıcak konularının başında Merkez Bankası’nın bağımsızlığı, enflasyon ve faizler konusu geliyor.
Bu arada 3. Havalimanı yatırımını bir vatandaş olarak can-ı gönülden kutluyorum, bir ülkenin uzun vade refahının ancak büyük yatırımlarla gelen, iyileşen bir şey olduğunu iyi biliyorum.
Dönelim tekrar merkez bankacılığı-futbol sahası ilişkisine.
Bir maçı iyi futbolcular iyi oynarlarsa kazanırlar ve bu oyun da onlara, şampiyonluk getirir, para getirir, küresel kariyer olanakları getirir.
Aynı şey siyasetçiler için, iktisat politikası yapıcıları ve sorumluları için de geçerlidir, iyi, koşullara uygun,sorumlu iktisat politikası üretebilirler, bu politikaların temelini oluşturucak kurumları ihdas edebilirler ise, ekonomi büyür, işsizlik azalır, gelir bölüşümü daha kabul edilebilir bir noktaya gelir yani başarılı olurlar, seçim kazanırlar, siyasi iktidarları süreklilik arzetmeye başlar ve böylece de orta ve uzun vadeli projelerini yaşama geçirebilirler.
Ancak, merkez bankacılığının bu oyunda yeri ve görevi biraz daha farklıdır.
Merkez Bankası sahaya çıkıp futbol oynayan bir oyuncu değildir ama işlevi muhtemelen sahaya çıkıp top oynayanlardan da önemlidir.
Malum, en genelinde iki tip futbolcu vardır, birinci kategori kazma denen futbolcu kategorisidir, bu tip bir futbolcunun Wembley çimlerinde de, tarlada da oynayaacğı futbol aynıdır ya da çok değişmez diyebiliriz.
İkinci tip futbolcu ise mesela Sergen gibi, Alex gibi, Galatasaray’lı Selçuk ve Sneijder gibi futbolcu kumaşlı futbolculardır, bunların Wembley çimlerinde ya da tarlada oynayacakları futbol değişir, başka bir ifadeyle de Sergen’e tarlada top oynatırsanız sıradan bir kazmadan farkı kalmaz, Sergen için, Sneijder için çimin kalitesi, sahanın düzgünlüğü belirleyicidir.
Merkez Bankası’nın temel ve hatta yegane işlevi de kanımca sahayı ve çimleri mükemmel, iyi top oynanacak düzeye getirmektir, Merkez Bankası kendi çıkıp top oynamaz ama yaptığı işle, sahayı düzelterek kaliteli futbolcuların önünü açar, kazma ile Sergen’in farkının ortaya çıkmasına neden olur.
Merkez Bankası’nın futbolde sahayı düzeltmesi ne ise ekonomide de enflasyonu düşürmesi odur.
İyi iktisat politikası yapıcıları, iyi ekonomi aktörleri, iyi yatırımcılar, iyi tasarrufçular, bilinçli tüketici, iyi ihracatçı ancak çok düşük, yüzde bir-iki mertebesinde enflasyonda ortaya çıkar.
Merkez Bankası’nın sahayı iyi düzeltemediği yani enflasyonla mücadelede başarılı olamadığı ekonomilerde kazmalarla Sergen’ler birbirine karışır, ortada ne kaliteli futbol ne de büyüme kalır, bakınız Türkiye’nin 1969-2002 tarihine.
Merkez Bankası da sahayı iyi düzeltebilme işini ancak bağımsızlık katsayısı yüksek ortamlarda yapabilmektedir, dünya iktisat tarihi bu durumun sayısız örnekleriyle doludur, Merkez Bankası’nın bağımsızlık katsayısı düştüğü ölçüde de teknik direktörler Merkez Bankası’nı sahaya futbol oynamaya itmişlerdir ama sonuçlar hep daha fazla enflasyon, daha düşük büyüme olarak tecelli etmiştir.
Başbakan Erdoğan’ı top oynarken hiç seyretmedim ama görenler teknik düzeyi yüksekce bir futbolcu olduğunu söylüyorlar, teknik düzeyi yüksekce futbolcular da düzgün bir çimin, sahanın önemini kazmalardan çok iyi bilirler, bilmelidirler.
Bırakalım, Merkez Bankası sadece çimle, sahanın kalitesi ile ilgilensin, başkaları da bu iyi sahada iyi top oynasınlar.
Teknik Direktör Merkez Bankası’na kızacak ise sahaya çıkıp top oynamıyor diye değil, çimi iyi düzeltemiyor diye kızmalı.