Müslüman coğrafyanın demokrasi güçlerinin Sünni-Şii kanatlarda yapılanan faşizmle mücadelesinde en büyük risk “cihad” kavramından kaynaklanıyor. IŞİD’in lideri olduğu söylenen Bağdadi’ye göre, emrindeki milis güçleri şu anda, Suriye ve Irak’ta, özellikle Şii’lere karşı “cihad” gerçekleştiriyor... Irak’ın Şii Ayetullah’ı Sistani, Sünni isyan gruplarının Bağdat’a yöneldikleri anda, “cihad fetvası” yayınladı, yüzbinlerce Şii genç onun çağrısıyla silah kuşandı...
Görüntüde “dini” ama dünyevi siyaset açısından incelendiğinde faşist iki hareketin İslam açısından çok önemli bir kavramı bu ölçüde pervasız kullanması, demokrasi güçleri açısından çok ciddi bir handikap...
O tılsımlı kelime, bir anda milyonları harekete geçirebilir, büyük bir kan gölü yaratabilir, sizin sesiniz ise, din adamı, ama esasta, kanlı siyasetin sözcüleri olan bu insanların fetvalarının arasında kaynayıp gidebilir...
Öyle de oluyor zaten...
O zaman, Irak-Suriye-Lübnan hattında şekillenen Sünni-Şii Savaşı’nın var oluş mekanizmasını salt siyasetin uzmanlarıyla, küresel stratejileri çözümlemeye çalışan beyinlerle ele almak yetersiz...
“Müslüman coğrafyanın “gerçek demokratlarının” dini değil, siyasi analizlere ve “faşizme karşı ortak cepheyi” oluşturmaya ihtiyacı var.Meydanı bunlara bırakamayız...” demiştim (Faşist hesaplaşma, STAR, 16 Haziran 2014) ama, imamların, ayetullahların dini kutsalları kitleler üzerinde bu ölçüde kullandıkları bir ortamda nasıl?
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Bir Müslüman diğer Müslümanı Allahüekber diyerek öldüremez” cümlesi, meşru siyasetin içinde yer alan muhafazakar bir politikacının önemli bir çıkışı olarak değerlendirilmeli...
Ama, bu, İslamiyeti bir şiddet, acımasızlık ve giderek vahşet dinine dönüştürmeye çalışan “kuffara” karşı elimizi güçlendirmiyor...
Bunlar Müslüman değil...
İzmir Katip Çelebi Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Dekanı Prof.Dr.Saffet Köse’nin şu teşhisi, bir Müslüman demokrat açısından önemli bir çıkış noktası: “İslamiyet, hakim olduğu coğrafyada şekillendirilen bir “merdiven altı” İslam tehditi ile karşı karşıya...”
“Merdiven altı”, yani, her şeyin sahtesinin üretildiği üretim biçimi...
Karşımızda İslamiyet adına konuştuklarını, eylem yaptıklarını söyleyen insanlar var, ama, hepsi sahte...
“İslamiyet, merhamet, yaşama saygı ve kardeşlik üzerine kurulu bir dindir. Merhamet yoksa, Müslüman yoktur. Yaşama saygı, yalnız insan yaşamına saygıdan da ibaret değildir, bu gezegeni paylaştığımız tüm varlıkların yaşamına olan saygıdan söz eder Kuran-ı Kerim ve hazreti peygamberin hadisleri...Yalnız bir Müslüman’ın diğer Müslüman’ı öldürmesini yasaklamaz, insan öldüren der, yani, dini ne olursa olsun, bir insanı öldürenin cehennem azabıyla sonsuza kadar karşılaşacağını söyler. Ve kardeşlik, dinimizde üç kategoride değerlendirilir, burası çok önemli, önce insan kardeşliği gelir, sonra din ve soy kardeşliğini söyler. Yani, dinimiz, inancı, milliyeti ne olursa olsun, önce, tüm insanların kardeş olduğuna inanmamızı emreder. Suriye veya Irak’ta sergilenen görüntülerin dinimizle hiçbir alakası yoktur. Merhamet, yaşama saygı ve kardeşlik olmadığında orada İslamiyet değil, “merdiven altı” yani sahte İslam vardır...”
“Merdiven altı”nı kim işletiyor?
Prof.Köse’ye göre, Sünni veya Şii zeminde karşımıza çıkan vahşet örgütlerinin perde arkasında sağlıksız din eğitimi ve İslam coğrafyası üzerinde çok titiz bilimsel çalışmalar yapan küresel güçlerin parmakları var. İşlerine geldiğinde “sahte İslamı”, El-Şebbab, Boko Haram, IŞİD veya Şii milis teşkilatlarını piyasaya sürebiliyorlar. Bir yanda Müslüman topraklarda büyük bir kaosun doğmasına, diğer yanda ise insanoğluna huzur dini olarak emredilmiş, vicdanlar üzerinde yükselen İslamiyet’in dünyada bir kan ve vahşet dini olarak tanınmasına çanak tutuyorlar...
O zaman, Anadolu-Trakya coğrafyasının Müslüman demokratlarının üzerinde önemli yük var, “merdiven altı” İslam’dan nasiplenen faşist hareketlere karşı dururken, gerçek İslamı iyi kavrayıp, iyi anlatmak...
Adam, “Allahüekber” diyerek diz çöktürdüğü Müslümanı öldürürken, infaz edilen kurban, son anda “Kelime-i Şehadet” getiriyor...
Buna ne yürek, ne vicdan, ne akıl dayanır...
Yüce dinimizi, “merdiven altı” İslamı kullanan faşistlerden kurtarmak zorundayız...