HP'de değişim ve kurultay tartışmaları devam ederken Meral Akşener kolları sıvadı. Partisinin 3. Olağan Kongresinde yaptığı konuşma gerçekten tuhaftı. Bir taraftan da "Meral Hanım işte" diyebileceğimiz bir konuşmaydı.
Meclis'te grup toplantısında kürsüden kurşunlar savurduğunu bile gördük. Dolayısıyla Meral Hanım'ın zaman zaman öfke kontrolü sorunu yaşadığı izlenimi veren hitaplarına alışkınız.
Alışkın olmamız, bu performansın sorunlu olduğu gerçeğini değiştirmiyor tabii ki. Cidden Meral Akşener'in miting meydanlarında ve grup toplantılarında "bu neydi şimdi" dedirten çıkışları, halleri var. Anlamsızca fevri. Yeterince sert olamıyor muyum acaba kaygısıyla şeddelenmiş ifadeler ve ağız bükme harekeleri falan... Süpürgeli, kurşunlu, ulumalı performativ hitaplar.. Kongre günü yaptığı konuşma pek çoklarının yanında daha nizami bile sayılır. Ama zaten dikkati celbeden tarafı Akşener'in CHP'nin İstanbul'u HDP sayesinde aldık yaklaşımına çok bozularak "İyi o zaman, hadi size hayırlı işler" demesi oldu.
Merak edilen soru; bu sert çıkışları, Akşener'in bir daha ittifaka dönmeyeceği anlamına mı geliyor? Bundan böyle İyi Parti tek başına mı yola devam edecek?
Tam tersini düşünüyorum. Bir kere mezkur konuşmanın, "kumar masası" çıkışının yanında lafı bile edilmez. "Bize kumar-masasında noter masasında dayatılanlara razı gelmeyeceğiz" dedikten üç gün sonra İmamoğlu ve Yavaş'ın Cumhurbaşkanı yardımcılığı gibi bir elma şekeriyle masaya dönmüştü. Kılıçdaroğlu'nun Cumhurbaşkanlığı adaylığına, suratı beş karış da olsa, razı gelmişti.
Seçim için sayılı günler kalmıştı. Manevra yapacak ne yeri ne de zamanı vardı. Şimdi ise Akşener için durum çok farklı.
Bir kere "ben demiştim" makamında. "Kendi adaylığımı gündeme getirmeyip 'kazanacak aday'da ısrar ettim, sonuç ortada" deme lüksüne sahip.
İkincisi; Aytun Çıray'ın iddia ettiği gibi İyi Parti yüzde 6'lara gerilemedi. Evet oransal olarak geri düştü ama pekala kendisini şu şekilde savunabilir; son seçimde tüm partiler geriledi. Çünkü alternatifler çoğaldı. Ayrıca CHP, listelerinden seçime giren dört partiye rağmen, yüzde 25'te kaldı.
Tek aday olarak girdiği 3. Olağan Kongre'de geçerli oyların tamamını alarak yeniden genel başkan seçildi.
Üstelik artık partisindeki çatlak seslerden de epeyce kurtulmuş durumda. Kılıçdaroğlu'nun CHP'de yaptığının bir benzerini o da İyi Parti'de yaptı.
Kılıçdaroğlu'ndan farklı olarak İyi Parti cenahında kimse "Akşener çekilsin" falan demiyor. CHP'ye yakın gazeteci ve kanaat önderleri arasında Kılıçdaroğlu'nu çok sert eleştirenler, bir an evvel gitmesi gerektiğini düşünenler var.
Ve tabii yerel seçimlerde CHP'nin ittifak siyasetine mecbur olduğu gerçeği var bir de...
Yani Meral Akşener, velev ki şu anda masa tümden dağılmış olsun- olası ittifaka eli daha güçlü dahil olacak.
"Hayatımın en büyük pişmanlığıdır. 15 milletvekili istedik, sayın Kılıçdaroğlu'na buradan bir kez daha teşekkür ediyorum ama o gün bugündür 15 milletvekilinin bedelini ödeyemedik. Ömer Seyfettin'in Diyet'ine döndü bu iş. 15 milletvekili bize kuyruk siyasetine mal oldu." sözleri de "Beni en çok etkileyen, en çok üzen ne oldu biliyor musunuz: 'İstanbul seçimini İYİ Parti değil, HDP kazandırdı'. Bilmem nerenin seçimini biz değil HDP kazandırdı. Biz hariç herkes kazanmayı sağladı. İnsafınız kurusun, anlıyorum korktunuz. Haydi o zaman bundan sonra size hayatta başarılar." şeklindeki meydan okuması da masayı dağıttığının değil bilakis artık o masanın yuvarlak olmayacağının, Akşener'in masaya çok daha güçlü oturmak istediğinin göstergesi.
Anlayacağınız Akşener çok dolu, ama bu doluluğu masa siyasetini bitirmek için değil yerini tahkim etmek, payını artırmak için kullanacak.
Kurban Bayramınızı tebrik ederim. Tüm İslam alemine barış ve esenlik getirmesini dilerim.