Haberlerde izlemiş, gazetelerde okumuş olmalısınız. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla önceki gün Külliye’de bir davet verdi.
Tahmin edileceği üzere davetliler kadındı ve siyasetten iş ve medya dünyasına, akademiden sanat ve spor alemine dek birbirinden farklı disiplinlerden ama aynı zamanda farklı yaşam biçimlerinden kadınlar oradaydı.
Bu zenginliğe ve güzelliğe “şiirli” bir vurgu yaptı Emine Hanım konuşmasının başında, Nazım Hikmet’ten alıntıyla: “Yaşamak! Bir ağaç gibi tek ve hür! Ve bir orman gibi kardeşçesine”.
Ardından ‘Gönül Dağı’nın şahı Neşet Ertaş’ın “kadınlar insandır, bizler insanoğlu” aforizmasıyla insanoğlunun dünyaya verdiği zararı durdurmaya çağırdı Türkiyeli kadınları.
“Ben merkezli’ anlayıştan, ‘insan merkezli’ anlayışa geçmezsek her şey için çok geç olacak” uyarısıyla Emine Erdoğan, her birimizin görüp ürktüğü o ihtimalin önüne geçmeye yönelik mühim bir çağrı yapmış oldu. “Sıfır Atık Projesi” Cumhurbaşkanlığının himayesinde, Emine Erdoğan'ın öncülüğü ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nın yürütücülüğünde hayata geçen bir proje ama muhatabı tüm Türkiye... Kamu kurumlarından başlayarak her evde uygulansın, toplumda bu yönde bir dikkat ve hassasiyet gelişsin isteniyor.
***
İnandığım ve yürekten desteklediğim bir mesele bu. Çünkü Dünya, insanoğluna hakikaten giderek dar geliyor, az geliyor, yetmiyor, yetmedikçe mutsuz ediyor.
Hal bu ki annelerimiz anneannelerimiz yoku var, azı çok eden insanlardı. Şükretmeyi bilirlerdi. Çoğumuzun annesi –şükür- hayatta hala ve bizleri israf konusunda uyarmak, gerektiğinde azarlayıp nasihat etmek konusunda da istekliler. “Ama anne…” diye başlayan ve hayatımızda pratik gerçekliği de olan mazeretler sıralıyor olabiliriz ama kabul edelim, mühim bir hakikati içeriyor nasihatleri.
İsraf etmemek, kanaat etmek, sahip olduğumuzu sevmek çoğumuzun unuttuğu güzel hasletler ne yazık ki. Ölçüsüz tüketim, önlenebilecekken önlenmeyen, çoğu kere dikkatsizlikten kaynaklanan israf, günümüz dünyasının baş edilmesi gereken yanlışları, zaafları. Ama işte o ihmal, gün gelecek yaşadığımız dünyayı yaşanmaz kılacak.
Hal bu ki konuyu idrak ve biraz dikkat filmin kötü sonunu değiştirmeye yetecektir.
***
Meselenin bir boyutu daha var. Külliye'de dağıtılan zarif mendile sarılan ana fikirle iç içe.
Geri dönüşümlü bir kumaştan, bakır ipeğinden dokunmuş bir mendildi hediye edilen. Köşesine güzel bir nakışla “zeytin dalı” işlenmiş. O zeytin nakşının içine ise gerçek bir zeytin çekirdeği gizlenmiş.
Ne ki her gün sofralarımızdan avuç avuç çöpe attığımız çekirdeklerin kıymetini bilelim diye: “Alın bu çekirdeği, toprağa koyun. O tohumda bir ağaç gizli. Toprak, su ve hava ondan bir ağaç çıkaracak. O ağacın püfür püfür gölgesi, gümüşten yaprakları, önce yeşil sonra siyah zeytinleri olacak. Yeşeren dal yaşamın, insanın ve barışın müjdecisi olacak” der gibi.
Ve Afrin’deki gözbebeğimize selam eder gibi. Askerimizin canı pahasına koruduğu vatanın nimetlerini, imkanlarını körü körüne israf ve ziyan etmeyelim, kıymet bilelim, ister gibi.