Mısır’daki askeri darbenin son marifeti, katlettikleri insanların cesetlerini çalmak oldu.Perşembe gecesi İman Camii’ne girdiler ve cenazelere el koydular. Bana hiç şaşırtıcı gelmedi bu durum. Darbecilerin bir yanı korkaktır her zaman.
Öyle olmasa, 27 Mayıs darbesinin ardından, Demokrat Parti İzmit İl Başkanı Tahsin Marmara, Kumkapı’dan Yassıada’ya tünel kazıp Menderes’i kaçıracak iddiasıyla tutuklanmazdı... Hayal gücüne ve daha önemlisi korkuya bakar mısınız? Çok daha kısa olan Marmaray’ın yapılış sürecini düşününce, tek başına birinin bunu yapabileceğini düşünmek ve buna karşı harekete geçmek insanı acı acı güldürüyor.
***
Başka korkular ve saçmalıklardan da söz edebiliriz aslında. Mesela o dönem Mendres’i savunan avukatlara İstanbul’da oteller oda vermiyordu zira askeri yönetim öyle istiyordu. Daha komiği,1922 doğumlu Talat Asal, yedek subay olarak askerlik yapmıştı ama Menderes’in avukatı olduğu için asker kaçağı diye tekrar silah altına alınmak istendi.Daha bir sürü örnek sayılabilir aslında. Ama tüm bu saydıklarımdan daha kötü olanı da var.Menderes’in yaptıklarının beğenmeyenler 27 Mayıs’ı ve Menderes’in asılmasını mazur görebiliyorlar. Eğer demokrasiye inanıyorsak yaptıklarını beğenin ya da beğenmeyin ana ilke sandıkla gelen sandıkla gider olmalıdır.
***
Perşembe günü Discovery Channel’da ‘Silah Bizim İşimiz’ adlı programda bir Afrika ülkesinin darbeci lideri için özel bir araba yapıldı. Üzerine iki tane saklı M-16 otomatik tüfek, arkasına bomba atar, makineli tüfek vesaire yerleştirildi. O darbeci lider kendisinin yaptığını başkaslarının ona yapmasından korkuyordur.Kenan Evren mutlaka korkmuştur, General Sisi de mutlaka korkuyordur.
Şevket Süreyya Aydemir’in 27 Mayıs darbesinin öncesi ve sonrasını anlattığı, olayları tarihsel materyalizm mantığıyla işlediği İhtilalin Mantığı adlı bir kitabı vardı. Şimdi anlıyoruz ki ihtilalin mantığı değil en çok korkusu olurmuş...