Ertuğrul Özkök gizli eşcinsel olabilir mi? Habertürk yazarı Serdar Turgut’un başlattığı, Ertuğrul Özkök’ün devam ettirdiği ve son olarak Sabah’tan Nazlı Ilıcak’ın katıldığı bir tartışma bu. Yanlış anlaşılmasın, bir masanın etrafında dost sohbetinde tartışılmıyor bunlar.Gazete sayfalarında, gazete köşelerinde konuşuluyor. Köşeler babamızın malı mı diye sormuştu bir zamanlar Ertuğrul Özkök. Baba malı olmadığı kadar cinsiyet belirleme yeri ve testi de değil aslında...
***
Parmağına alyans takan ve onu gösteren kadın kezban mıdır? Meltem Cumbul’un kendisinden küçük biriyle evlenmesinin ardından ortaya dökülen ve bizi hiç alakadar etmeyen açıklama ve ayrıntılardan kalan tortu tartışma bu.Geçen hafta Türk medyasında konuşulup durdu.Ahmet Hakan’ın Hürriyet’te yaptığı ‘kezban’ adıyla köylülük vurgusundan hiç hoşlanmam, o yüzden de özel isim olmasına ragmen küçük harfle yazdım. Aman ne cayırtı koptu bu tartışmada. Vatan’dan Mutlu Tönbekici, Sabah’tan Hıncal Uluç da meseleye dahil oldu köşelerinden. Bir de damat beyin baba portresi var ki Cem Yılmaz’ın kayınpederinin ardından medya için bulunmaz hint kumaşı tadında. Damat beyin babasının geçmişte kendisinden büyük Ajda Pekkan ile ilişkisinin ayrıntılarından, ileride oğlunun cinsel ihtiyaçlarını gelinin karşılayamayacağına kadar onlarca lakırdı.Hadi söyleyenler utanmıyor, röportajı yapanın, yazanın, yayınlama kararı veren bari zincirin bir yerinde utansa...
***
Alex mi haklı yoksa Aykut mu, kim kimi döver, kim kimi yer, spor sayfalarından ana gazete köşelerine taşırıldı. Bitmedi Alişan ile Demet Akalın’ın arasını bozan Alişan’ın deyimiyle “k.....” kim diye fal baktı medya. Orhan Pamuk’un başlattığı “nefret edilecek burjuvazi” tartışması da alttan alta devam etti. Nobel Ödülü var diye Orhan Pamuk’u açıktan açığa eleştirmeye korkanlar köşelerinden dolaylı göndermelerde bulundular.Öznenin kim olduğuna baktıkları için bir fikri açıktan açığa eleştirmekten korkanlar aslında ‘özgür basın’ diye en çok bağıranlardı...
***
Hep siyaset hep siyaset yazmamak için değil Türk medyasının bu konulara dalışı. Hoşlarına gidiyor bu tür polemikler, konuşulmalarını sağlıyor aynı zamanda.Hiç yazılmayan yazılsa da konuşulmayacak gerçek bir konuya bitireyim yazıyı. Stockholm Uluslararası Su Enstitüsü’nün ‘Susuz Dünyayı Doyurmak’ başlıklı raporda bakın neler yazıyor: “900 milyon insan açlık çekiyor. 2 milyar yetersiz besleniyor. Buna karşılık 1,5 milyar da aşırı tüketiyor ve aşırı tüketim yüzünden her yıl 1 milyar ton gıda maddesi çöpe gidiyor. Aşırı tüketim için tatlı su kaynaklarının dörtte biri kullanılıyor ve böyle devam ederse, 2050’de 9 milyara çıkacak insanlığın aç ve susuz kalması kaçınılmaz.”