Dün akşam Türkiye’de her şey durdu, bütün tartışmalar, kavgalar, gürültüler rafa kaldırıldı... Çünkü Fener-Galatasaray maçı vardı...
Maçtan önce Galatasaray’ın 15 yıllık uğursuzluğunu yok edeceğine dair taraftarı inançlıydı. Galatasaray maça iyi de başladı. İlk 20 dakika içinde Selçuk ve Burak’ın ayağından iki gol kaçırdı. Selçuk’un vurduğu topu gerçekten çok güzel kurtaran Volkan’ı da kutlamak gerekiyor. Ancak ilk yarının son 10 dakikasında Fenerbahçe atakları hızlanmaya başladı. Hatta öyle bir an geldi ki, maç bir tarafta Muslera ve Chedjou, diğer tarafta Fenerbahçeliler arasında geçmeye başladı. Maçın ikinci yarısında Olcan’ın yerine Yasin’i sahaya sürdü Hamza hoca. Sahada sürekli aksayan Umut’u oyunda tutmayı sürdürdü. Bu arada Galatsaray’ın orta sahası Melo’nun da olmaması etkisiyle çökmüştü. Hamit’in yetersizliği ve etkisizliği orta sahada Selçuk’u yalnız bıraktı
Fenerbahçe, ikinci yarıda öyle goller kaçırdı ki ya da Muslera öylesine toplar çıkardı ki, Galatasaray ucuz kurtuldu. Bunların etkisiz kalması mümkün değildi nitekim 81. dakikada Kuyt, Fenerbahçe’yi öne geçirdi. Golden sonra Galatasaray, Fenerbahçe’nin üzerine gitmeye başladı. Yasin’in mutlak gol pozisyonunu Volkan yine başarılı bir şekilde kurtardı.
Fenerbahçe derbisi Kadıköy’de her zaman zorludur. Ancak bazı etkenler de bu duruma yardımcı oluyor. Hamza hoca, çıkardığı ilk 11’le erken bir golü bulma arzusu içerisine girmişti. İlk 20 dakika kaçan gollerden sonra bu inadından vazgeçmeliydi.
Rakip sahada top tutabilecek Bruma ve Emre Çolak kulübede unutuldu. Umut’u oynatmakta ısrar eden Hamzaoğlu, Fenerbahçe’nin baskılı ataklarına karşı koyamadı. Bu şekilde Kadıköy’de derbi kazanma şansın çok az. Büyük maçlarda daha tecrübeli hocaların farkı ortaya çıkar. Sezonun ilk devresinde oynanan maçta yıldızlaşan Sneijder, sahada hiç yoktu. Hollandalı, ne Burak’ı besleyebildi ne de Volkan’ı rahatsız edecek şutlar çekebildi. Sonuçta kaybedilen bir derbi var, ancak Galatasaray zirveden inmedi. Şampiyonluk yarışı sezon sonuna kadar nefes kesecek.