Diyanet İşleri Başkanı Görmez, hac ibadetinin iç içe geçmiş altı yolculuk olduğunu belirterek “Hac tevhid tarihine can veren ibadet burada keşke bu tarihsizleştirme yaşanmasaydı. 1970’lere kadar Darul Erkam’ı görebiliyorduk. Ama artık mümkün değil” dedi.
Diyanet İşleri Başkanı Görmez ile Mekke’de bir araya geldik. Kısa sohbetimiz sırasında Görmez hem haccın anlamına ilişkin etkileyici bir konuşma yaptı hem de kendisine yönelttiğimiz bir kaç soruyu cevapladı.
Özellikle Türk hacılar Kabe’ye tepeden bakan Zemzem Tower namlı kulerden çok şikayetçi, Suud yöneticilere Kabe’ye gölgesi düşen bu ‘kibir kuleleriyle’ ilgili memnuniyetsizliğinizi ilettiniz mi diye sorduk. Diyanet İşleri Başkanı bir anektodla cevapladı sorularımızı. “Diyanet İşleri Başkanımız Ali Bardakoğlu ile bir seferinde bize kulelerin yüksek katlarından birinde yer ayırmışlardı. Odaya çıkıp da Kabe’yi tepeden gördüğümde ayaklarım titredi, odamın mümkün olduğunca alt katlardaki başka bir odayla değiştirilmesini istedim. Rahatsızlığımızı krala ifade ettiğimizde bizi uçağa binmiyor musunuz diye cevapladı. Meseleye bakışımız bu derece farklı” dedi. Diyanet İşleri Başkanı bu zihniyet farkının Kutsal topraklarda bir tarihsizleştirme ile neticelendiğine de dikkat çekti.
Dini bütün olarak anlamak ve algılamak
Başka hiçbir dinin bütün mensuplarını bir araya toplayan, medeniyet inşa edici, kardeşlik duygularını pekiştiren bir ibadet olmamasına rağmen Müslümanlar neden birlik olamıyorlar sorusuna ise Görmez; “Yanlış anlaşılan bir din, insanın bütün potansiyellerini yok eder, doğru anlaşılan bir din, su ve hava kadar tabiidir... Müslümanların bugün yaşadığı en büyük sorun, dini bütün olarak anlamak ve algılamak. Bu, çok önemli, dinin metinlerini öğrenmek yetmiyor, dinin metinleriyle hayat arasındaki ilişkiyi doğru kurmak gerekiyor. Dinin gönderiliş gayesini çok iyi kavramak... İşte gaye bizi her türlü kötülükten kurtarmak ve iyiliğe, adalete, merhamete, şefkate ulaştırmak... Bu olmadığı zaman bütün olarak anlaşılıp algılanmadığında dinle hayat arasındaki ilişki doğru kurulamadığı zaman Müslümanlar arasında ayrışma devam eder” dedi.
Hac, iç içe geçmiş altı büyük yolculuk
Hac’ın ‘en yüksek gaye’ anlamına geldiğini ifade eden Görmez, hac ibadetinin iç içe geçmiş altı yolculuk olduğunu söyledi ve bu yolculukları şöyle anlattı: “Hac ibadetini iç içe geçmiş altı büyük yolculuk. İlki kendi içimize yolculuk. Hac bize kendi derin dünyamıza yolculuk yapmayı öğretiyor. Mikatın, ihramın, sayın, tavafın, Arafat’ın hepsinin kendi içimize yolculuk anlamı var.
Mina kelinesinin manası sevgi. Bütün bunlar bir medeniyet inşa ediyor.
İkinci yolculuk ahirete. Burada zaman değişiyor. Hiçbir seyahatınız buradakine benzemiş olmayacak. Burada az kalsanız da sanki yıllarca burada kalmış gibi olacaksınız.
Bizi gideceğimiz ebedi dünyaya yolculuk yaptırıyor hac. İhram kefen, mikat ilk buluşma, Arafat mahşer oluyor.
Hac tevhid tarihine can veren ibadet
Her birinin ahiretle ilişkisi var. Arafat duruşmaya, durulmaya dönüşüyor.
Üçüncü yolculuk tarihe. Adem’le başlayan İbrahim’le yenilenen Muhammed’le süreklilik kazanan tarihe bir yolculuk. Vahyin ilk indiği yeri, Hacer validemizin ab-ı hayata koşuşunu görüyorsunuz. Hac ibadeti tevhid tarihine can veren bir ibadet, ama bu topraklarda keşke bu tarihsizleştirme yaşanmasaydı. 1970’lere kadar Darul Erkam’ı görebiliyorduk. Peygamberimizin arkadaşlarıyla buluştuğu yeri. Ama artık mümkün değil.
Her ülke kendi gettosunu oluşturmuş
Dördüncüsü kardeşlerimize yolculuk. Dünyanın hiçbir yerinde hiçbir dinde bu kadar renkte, makamda, mevkide insanı bir araya getiren başka bir uygulama yok.
Burada size dokunan her eli ibadet sayacaksınız. Her ülke kendi gettosunu kuruyor adeta. Sadece tavafta, o da konuşmadan görüyorsunuz kardeşlerinizi. Patani’den, Hong Kong’dan dünyanın her tarafından insanlar var.
Beşincisi Kabe’ye yolculuk. Kabe de, Safa da Merve de birer simgedir. Hac ibadeti anlamlar ve semboller dünyası. Bu sembollerin arkasındaki anlamları kaybeden, haccın anlamını da kaybeder. Kabe aslında basit mütevazi bir yapı. Bakmayın simli, altınlı kumaşlar giydiriyoruz ama İbrahim onu siyah taşlardan ördü. Peygamberimiz zamanında da öyleydi. Altıncısı Kabe’ye değil Kabe’nin sahibine yolculuk. Aşıkın maşukuna yolculuğu. En yüksek gaye bu altıncı yolculuk.
İbadetlerimiz bizi değiştirmeli
Diğerleri hep bu altıncı yolculuğun geçekleşmesi için yaptığımız yolculuklardır.
Hac ummanda bir katre olduğunu hissettiriyor insana.
Peygamberimiz hayatında bir defa hac yaptı. Bir teşebbüsü oldu almadılar Mekke’ye. Onun “haccı ekber” oldu. Yani Arafat cuma gününe denk geldi. Bizim Arafatımız da cuma günü olacak. Biz Arafattayken dünyadaki bütün Müslümanlar da cuma namazına durmuş olacak. Yani bütün Müslümanların topluca dua halinde olduğu bir an. Bütün bunlar bizim çelişkilerinizi ortadan kaldırmıyorsa demek ibadetlerimiz bizim davranışlarımızı değiştirmiyor.”
İlk tövbenin kabul edildiği Rahmet Tepesi’nde hazırlık
HAZRETİ Adem ile Hz. Havva’nın yeryüzünde buluştuğu ve ilk tövbenin kabul edildiği Mekke’deki Cebel-i Rahme’yi (Rahmet Tepesi) ziyaret eden hacı adayları, kendilerini mübarek güne hazırlıyor. Aralarında Türkler’in de bulunduğu hacı adayları, arife günü Arafat ve Müzdelife’de vakfe için gidecekleri alan ile bayramda Mina bölgesinde şeytan taşlayacakları mekanları geziyor. Kafile başkanlarının arife ve bayram günü yapacaklarıyla ilgili bilgilendirdiği hacı adayları, Hz. Adem ile Hz. Havva’nın yeryüzünde buluştuğu Cebil-i Rahme’ye çıkıyor. Diyanet İşleri Başkanlığı Hac ve Umre Eğitim Daire Başkanı Dr. Fatih Kurt, “Rahmet Tepesi, Hz. Adem ile Hz. Havva validemizin tövbelerinin kabul edildiği, affa eriştikleri mekandır” dedi.
Kabe’nin küçük ziyaretçileri
HACI adayları, yanlarında küçük çocuklarını da tavafa getirince renkli kareler ortaya çıktı. Çocuklara hiçbir sınırlamanın bulunmadığı Beytullah’ta anne ve babası tavaf yaparken girişte tek başına oynayan bir küçük çocuk ile babasının omuzunda Kabe’yi tavaf eden çocuklar dikkat çekiyor. Türkiye’den 18 günlük olarak Mekke-i Mükerreme’ye gelen Feyza Cankar bebek de kutsal topraklarda birinci ayını doldurdu. Yorgun düşen bir çocuk ise, babasının kucağında uyurken tavaf yapıyor. Hazreti Hacer Validemiz’in Hazreti İsmail’i telaşla aradığı Safa ile Merve tepeleri arasındaki Say ibadetinde görüntülenen çocuklar da büyük bir neşe içerisinde babalarıyla ibadetlerini yapıyor. Kutsal topraklarda çocukların sevecen hareketleri Kabe-i Muazzama’yı ziyaret ederken yorulanların neşe kaynağı oluyor.